Kurumsal destekli itibarsızlaştırma
Dijital Çağda Emniyet ve Yargı gibi kilit kurumlarda kullanılmaya başlanan yapay zeka programları ön yargı otomasyonu gibi çalışıyor.
İnsanları dijital takibe alan kurumsal yapay zeka programları demokrasi kurallarına uymayan ağır ön yargılarla çalışıyor. Bu programları kullanan Emniyet ve Yargı gibi devletin en kilit kurumlarında ağır hak ihlalleri yaşanıyor.
Para-militer yapıların kullandığı makina öğrenmesine dayanan yapay zeka yazılımları sosyal medyada "sakıncalı" sözcüklerin geçtiği paylaşımları kara listeye alıyor. Bylock türevi networklerle itibarsızlaştırma süreçleri devreye giriyor. Hedefteki kişilerin sosyal hayatta yaşam alanları gasp ediliyor. Bu kişiler paramiliter yapılanmalardan türeyen organize suç örgütlerinin hedefi oluyor. Saldırılar yetişkinlerle sınırlı kalmıyor. "Kendilerinden olmayanların" reşit olmamış çocuklarına "yılanın başını erkenden ezilir" mantığıyla ve IŞİD zihniyetiyle siber saldırılar düzenleniyor. Devlet kurumlarında etkin bir güce ulaşan bu zihniyet Yargı kararlarını etkiliyor. Emniyet soruşturmalarına istedikleri biçimde yön veriyor. İki yönlü çocuk istismarlarının yaşandığı siber ve akran zorbalıklarında reşit olmamış çocuklar faşist çeteler tarafından "cezasızlık zırhı" olarak kullanılıyor.
via alismetamorphosis@blogspot
Ayrımcılığın hüküm sürdüğü devlet kurumlarıİnsan, ideolojiler üstü bir varlıktır. Ne var ki devlette köşeleri kapmış sağcı ve dahi solcu faşistlerin bağından bostanından yiyenlerden dost olmuyor, maalesef. Onlar devlete çökmüş cemaatçi, apoletli, istihbaratçı faşist eş dostlarıyla benden uzak olsunlar.
Türkiye'de ötekileştirilen kimliklere KURUMSAL açıdan Amerika'da zencilere yapıldığı gibi "olağan şüpheliler" gözüyle bakılıyor. Türk, İslam ya da Türk İslam kimlikli vesayetçi yönetimler, iyi olan her şeyi kendilerine, kötü olanları da benim gibi ötekileştirdikleri kimliklere yakıştırıyorlar.
Alevi Kürt muhalif bir yurttaş olarak beni büyütecin altına koysalar da aradıklarını bulamadılar. Sıra iftiralara ve itibarsızlaştırmaya geldiğinde devlette yağlı köşeleri kapmış cemaat/hemşerilik çıkar ağlarının ayak işlerini gören organize çeteleri devreye koydular.
Ben Alevi Kürt toplumunun, ailemin ve kültürümün bana verdiği doğru değerleri benimsemiş, ülkenin en iyi üniversitesinden biri olan ODTÜ'den mezun olmuş, kendini yetiştirmiş toplumsal sorumluluk duygusu yüksek biriyim.
Bana ve aileme yönelik yıllara uzanan itibarsızlaştırma çabalarının arkasında devletin kurumları var.
Sosyal ve fiziki çevremde ahlaki ve bilişsel kapasitesi düşük her kim varsa yıllarca onların cürümlerini benim haneme yazan, ürettiğim değerleri ise çevremden kendine yakın insanlara yakıştıran faşist/derin yapılanmalar, aleyhimdeki dikkat çeldirmeleri yapay zeka algoritmalarındaki oynamalarla otomasyona bağladılar. Liyakatin ortadan kalktığı örtük ödeneklerden beslenen kapasitesiz kişilerin yargılarıyla hareket ettiler.
Etraftan ya da ailemden birisi aylarca çocuğuna ulaşamıyor olsaydı ve ben buna birinci dereceden tanık olsaydım, benim o kişi için yapabileceklerimin onda birini yapmayan insanları barındırdım yakınlarımda. Çünkü kendi sorunlarını başkalarına havale eden bir kültürden gelmiyorum. Ne var ki sorunu üreten tarafın parçası haline gelerek güven duvarını yıkanlarla yolumu ayırdım. Yalana ve çıkar ilişkilerine batmış enformasyon ağlarıyla benim sırtımdan kendi menfaatleri doğrultusunda hareket eden kişilerden hiç bahsetmeyeyim. Apoletli vesayetçilere ya da Cemaatçi vesayetçilere çalışanların evladım için verdiğim mücadelede beni yavaşlatmış olma ihtimalleri bile beni derinden üzüyor. Oğlum Cem'in 2017'den bu yana maruz kaldığı Kurumsal Destekli Siber ve Akran Zorbalığının önüne geçemedim. [Ela, Pares Blog'larını itibarsızlaştırmak için ellerinden gelen her saldırıyı yapan faşist siber yapılanmalarla da mücadele ediyorum]
Not: Green kart sahibi olmak için kuyruk sallayıp diş gösteren nice Türk ırkına mensup vatansever gördüm. Hatta çocukları ABD vatandaşı olsun diye hamileyken ülkeyi terk eden Türk Milliyetçilerine rastladım. Ben birçok imkanım olmasına rağmen, yurt dışına gidip gelmiş biri olmama rağmen yerimden yurdumdan rahatım için ayrılmayı düşünmedim. İlk fırsatta kimliğini satan Türklerin her şart ve koşulda maddi-manevi nemalandığı çakma milliyetçiliğinden vallahi gına geldi.