Kişisel olan politiktir.

ÇOCUKLAR HİÇBİR SAVAŞIN, HİÇBİR GÜÇ DALAŞININ ARACI OLMAMALIDIR.

UNUTMAYALIM Kİ ÇOCUKLARINI KORUYAMAYAN TOPLUMLAR YOK OLMAYA MAHKUMDUR. CEZASIZLIK BU YOK OLUŞU HIZLANDIRIR.
via alismetamorphosis.blogspot

Siber ve Akran Zorbalığı

On altı yaşındaki oğlum Cem tahmin ediyorum ki aleyhimdeki ağır ithamlara başlarda çok direndi. Savunmaya da geçti. Ancak kocaman yetişkinlerin bile baş edemeyeceği türden zorbalıklarla çocuğum nasıl mücadele etsin. İnsan inanmasa bile sırf kendi çaresizliğiyle yüzleşmemek için inanmış gibi yapmayı tercih edebilir. Ya da hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı ve yoluna devam etmeyi. Cem de olaylar karşısında duyarsızlık geliştirdi. Bunlar bir çocuk için en doğal savunma mekanizmalarıdır. İyi ki kendisini düşündü oğluşum. Başka türlü işin içinden çıkamazdı. Etrafında onu sürekli zorlayan akranlarıyla, hemen her şeyi yapay zeka desteğiyle taklit edebilen kurumsal destekli siber bir çeteyle, babasının evinden çıkmayan istismarcı Yozgatlı Gür'lerin yalan ve iftiralarıyla baş edemezdi.

Oğlumu manipule eden akranlarının arasında evime yasa dışı yollarla girip uygunsuz içerik üretenler var. Bu çocuklar zaman içerisinde zorbalığın hem öznesi hem de nesnesi haline dönüştüler.  İnternet çetelerinin kumanda ettiği bir nesli korumak: bknz. Oğlumun Yeditepe Üniversite Hastanesinde benden gizlenen ve sonrasında sistemden silinen Acildeki zehirlenme kaydı somut endişelerimi tek başına ortaya koymaya yetiyor.

Bir anne olarak, zorbalıklar konusunda kendince konuya hakim bir sosyolog olarak verdiğim mücadelede dört koldan devreye giren itibarsızlaştırma düzenekleriyle karşıma çıktılar. Sapkın siber çetelerin Aile Mahkemelerinde, Savcılık makamlarında, Emniyette ne derece etkin bir güce ulaştığına bizzat şahit oldum. Oğlum Cem için yaptığım hukuki çözüm arayışlarımın, soruşturma taleplerimin üzeri kapatıldı. Cemaat/hemşerilik çıkar ağlarına çalışan birimler, ikamet etttiğim binaya kadar uzanan insan kaynağını aleyhimde kullandılar. Nitelikli iftira düzenekleriyle, yalancı şahitliklerle teyakkuza geçtiler. Ağır hak ihlallerine imza attılar. HUKUK DEVLETİYLE BAĞDAŞMAYACAK BİR SÜRÜ SEFİL İŞ...





     

Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Resim
Dijital suç ağlarıyla fuhuş çetelerinin iç içe geçtiği adi suç örgütleri kendilerine engel olanlardan öç almak için her yola başvuruyor. Sosyal medya ve internet oyunları üzerinden çocukların güvenini kazanan sapkın ve sosyopat karakterlerden seçilen troller "Sahipsiz ve Kimsesiz" gördükleri çocukları ölüme götüren psikolojik süreçleri yöneterek onları intihara sürüklüyor. Emniyet Teşkilatı ve Yargı Kurumu dijital dünyadaki suç ağlarına daha fazla hakim olacak mekanizmaları geliştirmek zorundadır. Çocuklarının güvenliğini ayrım gözetmeden sağlayamayan bir yapının "Devlet" saygınlığı kalmaz. Dolandırıcı Cüneyt Pala'yı öldürmekten 12,5 yıl hapis cezası verilen Dilek Demir'in (Raperîn) kızı Berfin'i intihara götüren sürecin adli merciiler tarafından titizlikle incelenmesi gerekirdi. Olay münferit bir eylem izlenimi vermiyor. Namus Cinayeti işlediği için cezaevine giren anne Dilek Demir bir Anaokulu Öğretmeni ve aynı zamanda youtube'da milyonlarc...
Devamı

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Resim
Dildar Yunis, bundan 81 yıl önce Kürt marşı olarak kabul gören Ey Reqîb’i kaleme aldı Asıl adı Yunus Rauf olan Kürt Milli Marşı ‘Ey Reqîb’ yazarı Dildar Yunis, 20 Şubat 1918’de Federe Kürdistan’ın Koysancak şehrinde dünyaya gelir. O da diğer tüm ozanlar gibi kendine ikinci bir isim olarak Dildar Yunis’i kullanır. Ve öyle ki bu ismiyle tarihe geçer. İlkokulu Ranya’da okuyan Yunis, ortaokulu da Hewlêr’de 1935 yılında bitirir. Liseyi Kerkük’te okuyan Dildar, ardından Bağdat’ta geçerek hukuk fakültesini bitirir. Hukuk fakültesinde birkaç yıl avukatlıkta yapar. Avukatlık yaptığı sıralarda aynı zamanda edebiyatla da ilgilenir. Zulme karşı her daim başkaldırır. Öyle ki davalarını üstlendiği insanların çoğu fakir ve yardıma muhtaç insanlardan oluşur. Avukatlık mesleği dışında dünya tarihi ve edebiyatıyla da yakından ilgilenir. Yunan, Fransız ve Türk tarihi ve edebiyatını yakından izler.  Mahabad Cumhuriyeti Dildar’ı Dildar yapan şey, muhakkak ki yazmış olduğu “Ey Reqîb” şiiridir. 1946 yıl...
Devamı

Etnik ve mezhepsel faşizme sırtını yaslayanların bizlere verdiği mesaj

Resim
Anlaşılan o ki; Aleviler ve Kürtler olarak tekçi zihniyetin ayrıcalıklarından nemalanan kifayetsiz muhterislerin örgütlü zulmünden kurtulamayacağız. Arkadaşlık, komşuluk, dostluk gibi ortak değerleri şahsi menfaatleri uğruna çöp edecek kadar ileri gittiler. Devletin kurumsal networklerini kullanarak insanlığa karşı suç işlediler.  Düşmanlık edenin bile mert olanına hasret kaldığımız bir çağdayız! via alismetamorphosis@blogspot Makedonya Kralı II.Filip'in ahlak bozma ve rüşvet siyasetinden feyz alıyorlar Hakim ulus ve mezhebe mensup oldukları için  kimin ne kadar kabul edilmeyen eylem ve söylemi varsa bunları sistematik biçimde Alevi Kürt bir yurttaş olarak benim haneme yazdılar. Zaman içerisinde bu işi sektöre çeviren çeteleşmelerle saldırılarını sürdürdüler. Rüşvetle ve şantajla adam satın alan II.Filip 'e kızmayacaksınız, doğruyu bilip yanlışa koşana, yaptığı yanlışın ortaya çıkmayacağını zannedip gemi azıya alana kızacaksınız. Zira yakın çevremden ve ailemden adam devşirmiş...
Devamı