Kayıtlar

Darbenin en kısa tanımı “halk iradesine el konması”dır.

Resim
  12 Eylül darbesi sırasında, 1978’deki seçimlerde bağımsız aday olarak Diyarbakır Belediye Başkanlığı’na seçilen Mehdi Zana tutuklanmış, yerine bir albay atanmıştı. Yıllar sonra siz de tekrar hapse atıldınız, yerinize kayyım atandı. Ardından, Selçuk Mızraklı seçildi, hapse atıldı, onun yerine de kayyım atandı. 12 Eylül 2020 Türkiye’sinden bakıldığında, devletin Kürt politikası konusunda 12 Eylül 1980 zihniyetine döndüğünü söylemek yeterli mi? Halk iradesiyle seçildikten sonra tutsak alınan Kürt siyasetçilerden Gülten Kışanak - Darbenin en kısa tanımı “halk iradesine el konması”dır. 2016’dan beri, seçilmiş belediye başkanları görevden alınıp yerlerine bir memur atanıyorsa, şu an yapılanın 12 Eylül’de darbecilerin belediyelere el koymasından ne farkı var? Kaldı ki, 12 Eylül’de darbeciler bir süre sonra seçime gitmek ve sandıktan çıkan sonuçları kabul etmek zorunda kaldı. Adına demokrasi denen rejimler, çeşitli yollarla manipüle etseler de, meşruiyet ararlar. Sandığı da bunun için ...

15 Temmuz'un bir veçhesi

Resim
via alismetamorphosis@blogspot İktisadi alanda güç toplayan cemaatçilerle eskinin vesayetçisi ergenekoncuların 2000'lerdeki kıran kırana mücadelesi şekil değiştirse de bugün hâlâ devam ediyor. Devleti ele geçirme kavgasında ayak altındaki çimenler gibi ezilip duruyoruz. Bu örtük savaş uzadıkça Türkiye'ye kesilen ve kabarıklaşan faturayı geniş halk kitleleri ödüyor. Her iki tarafın istihbarat birimleri kontespiyonajda öylesine ileri gittiler ki kendi istihbaratlarına ait halis bilgileri, ürettikleri feyk bilgilerden ayıramamaya başladılar. 15 Temmuz 2016 gecesi bu kafa karışıklığının neticelerinden en büyüğüydü. Darbenin "İŞARET FİŞEĞİ" yanlış noktadan servis edildi. Daha doğrusu profesyonel bir dikkat çeldirmeyle darbe saati erkene çekilmiş gibi gösterildi. Eskinin vesayet rejimini özleyenlerin "asker bizi bu dincilerden kurtaracak" diyerek erkenden kutlama yaptıkları o karanlık gecede 251 insanımızı yitirdik. Hiçbir kararda zerrece inisiyatif sahibi olmayan...

İnsanca bir yaşam için yeni bir ekonomi modelinin geliştirilmesi gerekiyor

Resim
“Büyükler neden büyüktür, bilir misiniz? Biz, dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık kalkalım!” "Covid salgınında iki yıl boyunca toprağın, üretimin, temel gıda maddelerinin önemi çok ortaya çıktı ve aslında toprağın değerini bir kez daha anlamış olduk. Bu bağlamda köy kooperatiflerinin, üretim kooperatiflerinin değerini anlamış olduk."  - Dayanışma ekonomisinden ne anlamamız lazım? "Yaşadığımız şu küresel kapitalist sistem, tasarlandığı gibi toplumlara refah getirmiyor. Hem ülkeler arasındaki gelir dağılımını bozuyor hem tahakküm ilişkisini yaratıyor hem de ülkelerin kendi içerisindeki gelir dağılımını bozuyor. Bu bölüşüm sorununu, bu tahakküm sorununu bir şekilde toplumların çözmesi gerekiyor... Bunun yolu da farklı bir ekonomik modeli tasarlamaktan geçiyor." 

Paramilitarizmin gölgesindeki yargı süreçleri

Resim
  via alismetamorphosis@blogspot Vesayet rejimi altında yargıda adalete yer yok Çağın adı bilgi çağı. Dijital teknolojiyi ve devletin imkanlarını tekellerine alan muhafazakarlar, apoletli vesayetin yolundan giderek kamu yararına olan bütün alanlarda kendi cemaatlerini beslediler.  Terör örgütüne dönüşen Cemaat yapılanması dijital teknolojiye ve hilelere çok öncesinden beri hakim bir yapılanma. Devleti ele geçirmek uğruna inşa ettikleri bataklıkta işledikleri her suçta kendilerini meşru gördüler. Takiyye diye diye dinden çıktılar: Yalan, hırsızlık, düşmanlık hukukunda bile yeri olmayan kadına ve çocuğa yönelik ahlak-kural bilmeyen saldırılarda uzmanlaştılar. Kurumlardaki cemaat/hemşerilik kadrolaşmaları, ihale yolsuzlukları, merkezi sistemle yapılan sınavlardaki soru hırsızlıkları, toplu konut kura çekilişlerindeki hileler derken ellerinin altındaki bütün imkanılar haksız yollarla belli bir kesimin faydasına kullandılar.  Rasyonel hukuk devleti olmaktan uzak hizipçi zihniy...

Türk siyasetinin vazgeçilmezi: "Sahici ve Kalıcı Vasatlık"

Resim
  " Türkiye, rejimin köklerinden gelen ‘sahici ve kalıcı’ vasatlığı bir ideolojik ve siyasi tercih olarak önünde bulacak ve muhtemelen kendini içinde garip hissetmeyeceği bu yeni döneme, pek de fark etmeden, hızla uyum sağlayacak.  Sahici ve kalıcı vasatlığın konsolidasyonunu yaşayan gelecekteki tarihçiler ise, belki de tarihsel sürekliliğe bir kez daha vurgu yapmanın cazibesini reddedemeyerek, tek parti dönemine ‘yontma vasatlık’, ‘demokrasinin’ geldiği döneme ‘cilalı vasatlık’ demeyi uygun bulacaklar… "  [ Serbesiyet]

Adaletin aranacağı en son yer mahkemeler ve savcılıklar olacak bu gidişle...

Resim
via alismetamorphosis@blogspot Telefon ve internet hatlarından elde edilen bilgilerle kurulan kumpasların geçmişi 2000'li yılların sonlarına denk gelir. Sosyal medya devi Facebook'un toplum tabanına yayılmaya başladığı o yıllarda siber güvenliğin esamesi yoktu. Yasa dışı toplanan devasa veriler yapay zeka programlarına yüklenerek kullanılıyordu. Hazırlanan network şemalarıyla kurulan tezgah ve kumpaslarda kendi cemaatlerine yakın kişileri besleyen paralel bir sistem inşa edildi. Gaspçı zihniyetin saldırıları kurumlardaki "renklendirme" usulüyle farklı cemaat/siyaset görüntüsü altında bugün hâlâ sürmektedir. Eski iktidar ortağı fetö'nün, üzerine kendi paralel ekonomisini inşa ettiği psiko-siber saldırılar, mevcut iktidar güçlerine çalışan paramiliter çeteler tarafından halen kullanılmaktadır. P olisin "Sanal Devriye Yetkisi "ni kumpaslarda kullandılar. Kişisel bilgileri kullanan troller: * Evli adamlara yazıyorlar, eşlerini bana düşman ediyorlar. * Çocukl...

Kasım Taşdoğan - Rê

Resim

Berxik - Xalıt Tarî

Resim
"Tarî’nin albümdeki ‘Berxik’ (Kuzu) eseri Kürtlerin naifliğini en derin yerden anlatır. Bu anlatım, bir temsile dayalı tarihsel rolün politik 'dönüşümü' (metamorfozu) olarak pekâlâ okunabilir. ‘Berxik’, politik bir metaforun analojik tezahürü değildir. Aksine insanın hayvan-oluşa dönüşümündeki veya rol değişimindeki 'politik yersizliğin' biyolojik bir anlatımıdır. Bu politik yersizlik, Kürtleri bir millet olarak görmeyen çoğunluğun (konsensüsün) retoriğiyle ilgilidir..." [Menekşe Tokyay/Gazete Duvar]

Kürt siyasetçi Demirtaş'ın şahsında seçmenin özgür iradesi tutsak alınmıştır

Resim
Kürsü dokunulmazlığının ihlal edilmesi seçmen kitlesinin hür iradesine yöneltilmiş bir silahtır. Hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz.  TBMM ÜYELERİNE TANINAN YASAMA AYRICALIKLARI NELERDİR? YASAMA SORUMSUZLUĞU VE DOKUNULMAZLIĞI NELERDİR? 1.Yasama Sorumsuzluğu “Kürsü dokunulmazlığı” ve “mutlak dokunulmazlık” gibi adlarla da anılan bu yasama ayrıcalığı milletvekillerinin Meclis çalışmaları sırasında ileri sürdükleri düşünceler, kullandıkları oylardan ve sarf ettikleri sözlerden; o oturumda Meclis tarafından aksi yönde bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında açığa vurmaktan dolayı sorumsuzdurlar ve herhangi bir hukukî veya cezaî takibata uğramazlar. Yasama sorumsuzluğu, TBMM üyelerinin söz, düşünce ve oy hürriyetini tam olarak koruma altına almaktadır. Bu sorumsuzluk sonucunda Meclis üyeleri çekinmeden ve serbestçe düşünce ve sözlerini açıklayacak ve oylarını kullanacaktır. Yasama sorumsuzluğunun iki istisnası bulunmaktadır 1. Ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde ve 2. Seçimden ...

Kürtlerin legal siyasette temsiliyet hakkının önüne geçiliyor

Resim
Selahattin Demirtaş Siyasi bir Tutsaktır. Kayyum politikaları müstemleke uygulamalarıdır. TEMSİLİ DEMOKRASİNİN TEMEL KRİTELERİ AYAKLAR ALTINA ALINMAKTADIR "Kürsü Dokunulmazlığı" Kürtlerin TBMM çatısı altındaki temsilcilerine fiilen yasaklanmıştır. "Hiçbir siyasetçi mükemmel değildir. Türkiye'de kişilerden bağımsız olarak, hukuk devleti ilkelerini ayaklar altına alan bir 'sistem sorunu' vardır. Ortadoğu'nun hukuksuzluğu ya da batının demokratik değerleri... Bugün bu iki seçenekten birini tercih etmek Türkiye halkının tavrına bağlıdır. Siyasi tutsaklık demokratik değerlerle çelişir. Tutuklu yargılanması süren Demirtaş'ın kürsülerden 'terörist' ilan edilmesi nesnel hakikati yansıtmaz. Kürtleri temsili iddiasıyla legal siyaset yapan ve kürsü dokunulmazlığı ihlal edilen bir lidere yönelik 'terörist' suçlamasının hukuki bir karşılığı yok. Yargı sisteminin 'terörist' suçlamasına karşılık gelen bir kararı bulunmuyor. Algı yönetimi üzer...