Kayıtlar

Derin/Paralel Devletin başlattığı KONTROLLÜ SAVAŞIN ikinci aktörü: PKK

Resim
Milli Güvenlik Kurulu Eski Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç diyor ki: “Bizim için PKK ile mücadele o kadar önemli değil. Çünkü biz PKK ile kontrollü bir savaş yürütüyoruz.  Bizim için mühim olan, Güneyimizde Kürdistan Devleti’nin kurulmasına mani olmaktır. Biz, bu hedefe ulaşmaya çalışan Barzani’yi Türkiye Kürtlerine kötü göstermeyi başardık, önemli olan budur.” Onlarca yıl süren ve sonu gelmeyen savaşta TEMİZ KALAN TARAF yoktur PKK 'yı yaratan, tekçi faşizan devlet aklıdır. Yıllara uzanan DÜŞÜK YOĞUNLUKLU SAVAŞIN baş sorumlusu devlettir. Yozlaşma iki yönlüdür. Ancak uluslararası toplumda muhataplar "terör örgütleri" değildir. Muhatap, "devletler"dir. Devlet vasfını taşımak ise kolay değildir. Hukuksuzluk ve insanlık dışılık devleti kolayca terör yapılanması seviyesine indirger.   İki yüzlülüğün hası elbette savaş sanayisini elinde tutan küresel güçlerdir: " Pike Komitesi olarak da bilinen ve ABD’nin 1975-76 istihbarat faaliyetlerini inceleyen Senat...

İnternet Çağı Toplumunun vebası Siber Mafya ile mücadelede devletin eylem planı nedir?

Resim
  Via alismetamorphosis@blogspot post-truth çağı* Gerçeğe rağmen yalanda direterek yalandan kâr sağlayanlar insan zihninin yanılgılarını, olaylar karşısında verilecek olası tepkileri, yani insan psikolojisinin derinliklerini gayet iyi bilen ekiplerle çalışıyorlar. * Post-Truth // Post Gerçeklik // Hakikat Sonrası -- Gerçeklikle bağlantısı olmayan kişisel görüş ve duyguların nesnel hakikatlerden daha fazla etkili olması, İnternet ve sosyal ağlar üzerinden kamuoyunu manipüle edebilme gücünün belli odaklar tarafından kullanılması. Siber çeteler farklı toplum kesimlerini harekete geçirebilecek sosyo-psikolojik yöntemlerle çalışıyorlar Farzı misal, siz emekçilerden yana tavır alan biriyseniz, kırk yılın başında gittiğiniz ya da size benzeyen birinin görüntülendiği lüks bir mekanda "bakın bir de fakir fukaranın hakkını savunuyor" diye kara propaganda başlatırlar ve anında troll ağlarına servis ederler. İstedikleri algı bir kere oluşmuştur artık. Bundan sonrası çorap söküğü gibi gel...

Siber ve akran zorbalıklarının pençesinde yeni bir jenerasyon, sakat bir kültür...

Resim
 via alismetamorphosis@gmail.com Çağın yeni normlarını ulusaşırı siber çetelerle yereldeki işbirlikçileri belirliyor Yaşları en fazla 12-13 olan üç erkek çocuğunun aralarında geçen sohbete kulak misafiri oldum ister istemez. Yetişkin adamları cinsel içerikli mesajlaşmalarla nasıl kandırdıklarını anlatıyorlardı. Adamları nasıl miyavlattıklarını, seslerini nasıl kadın sesi gibi kullandıklarını konuşup gülüşüyorlardı. Başka bir zaman, bizim sitedeki çocukların her zaman toplandıkları malum balkonun altındaki sohbetlerine şahit olmuştum. O da benim için küçük bir şoktu. Bu çocukların psikolojilerinin iyi olmasını beklemiyorum. Oyun sandıkları cinsel içerikli mesajlaşmalar kadın cinayetlerine bile sebep olabilir.  Çocukları kumpas ve tezgahlarda "cezasızlık zırhı" olarak kullanan organize çeteler var.  İlk jenerasyon klavye trolleri şimdilerde yirmili yaşlarındalar ve sürekli olarak yeni çocukları  "meydan okuma/challenge"  tuzaklarıyla sisteme dahil ediyorlar....

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Resim
Dildar Yunis, bundan 81 yıl önce Kürt marşı olarak kabul gören Ey Reqîb’i kaleme aldı Asıl adı Yunus Rauf olan Kürt Milli Marşı ‘Ey Reqîb’ yazarı Dildar Yunis, 20 Şubat 1918’de Federe Kürdistan’ın Koysancak şehrinde dünyaya gelir. O da diğer tüm ozanlar gibi kendine ikinci bir isim olarak Dildar Yunis’i kullanır. Ve öyle ki bu ismiyle tarihe geçer. İlkokulu Ranya’da okuyan Yunis, ortaokulu da Hewlêr’de 1935 yılında bitirir. Liseyi Kerkük’te okuyan Dildar, ardından Bağdat’ta geçerek hukuk fakültesini bitirir. Hukuk fakültesinde birkaç yıl avukatlıkta yapar. Avukatlık yaptığı sıralarda aynı zamanda edebiyatla da ilgilenir. Zulme karşı her daim başkaldırır. Öyle ki davalarını üstlendiği insanların çoğu fakir ve yardıma muhtaç insanlardan oluşur. Avukatlık mesleği dışında dünya tarihi ve edebiyatıyla da yakından ilgilenir. Yunan, Fransız ve Türk tarihi ve edebiyatını yakından izler.  Mahabad Cumhuriyeti Dildar’ı Dildar yapan şey, muhakkak ki yazmış olduğu “Ey Reqîb” şiiridir. 1946 yıl...

Türkiye'de toplumsal, kurumsal, insani topyekun çürümenin izleri

Resim
  via alismetamorphosis@blogspot Cemaat/Hemşerilik çıkar ağlarına hizmet eden siber çetenin birbirinden çok farklı siyasi gruplara sızma kabiliyetine dair notlar: İlericilik iddiasındaki çevrelerin nasıl da seviyesiz kurgu ve yalanların etkisiyle hareket ettiğine defalarca şahit oldum. Sosyalist çevrelere, Kürt ve Alevi çevrelere nasıl sızdıklarını kendi davalarım gereği yıllar içerisinde tek tek bağlantılarıyla kayda aldım. Gittiğim her yere benden önce aleyhimde ürettikleri bilgi ve belgeleri servis ediyorlar. . . Kara propagandaların niteliği, derinliği ve çapı 2016'da hız kazandı. Otomasyona bağlanmış biçimde üretilen manipulatif bilgi ve belgelerle yaşam alanlarım gasp ediliyor. Yapay zeka programlarıyla, hacker ve profesyonel kurgu ekipleriyle çalışıyorlar. Konum takibiyle, arkadaş listeleri, eş-dost akraba tespitiyle manipulatif bilgi ve belgeleri servis edecekleri bağlantıları kolayca kuruyorlar. Yargı, Emniyet ve İstihbarattaki bağlantılarıyla yalancı şahitlikleri, nitelik...

Dashni Morad - Ey Raqib | ده‌شنێ موراد - ئه‌ی ره‌قیب

Resim

Who is more powerful – states or corporations?

Resim
  Who holds the power in international politics? Most people would probably say it’s the largest states in the global system. The current landscape of international relations seems to affirm this intuition: new   Russian geopolitics , “ America First ” and   Chinese   state-led global expansion, among others, seem to put state power back in charge after decades of globalisation. Yet multinationals like Apple and Starbucks still wield phenomenal power. They oversee huge supply chains, sell products all over the world, and  help mould  international  politics  to their interests. In some respects, multinationals have governments at their beck and call – witness their  consistent success  at dodging tax payments. So when it comes to international politics, are states really calling the shots? We compare states and corporations based on how deep their pockets are. The following table ranks the 100 largest corporations and countries on the ba...

"KİŞİ*" - İONNA KUÇURADİ

Resim
"Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de gerek toplumsal yaşamın geniş çerçevesi gerekse günlük ilişkilerin dar çerçevesi içerisinde olup biten birçok olayın en dikkati çeken belirtisi; çatışan anlayışların, çarpışan çıkarların arasında kişilerin harcanmasıdır." "İnsanlığa hizmet ya da herhangi bir kuruma veya düşünceye hizmet adı altında  veya hizmet etme niyetiyle kişilere yapılan haksızlıklar karşısında bu haksızlıkları önemsemeyen veya önemsemeye korkan ya da en kötüsü kendi çıkarları gerektirdiği için önemsemeyen insanların tutumu karşısında boğazı tıkanan, midesi bulanan kişi için tek çıkar yol, kendisini bir örnek olarak öne sürüp insanca yaşamaktır." "Böyle bir yaşamın temel koşulu kişinin ana değer olduğunu gerçekten görebilmek. Bunu her boyutuyla kavrayabilmek ve gözden kaçırmadan davranmak... Bunu göremeyenlerin çıkaracağı güçlükleri bile bile bir şeyler yapmak. Donkişotça da olsa bir şeyler yapmaktır." 

A famous Kurdish proverb: Halay is a cure for a thousand troubles

 

"Asit Kuyularından Dijital kerhaneciliğe"

Resim
"Devlette devamlılık esastır" sözünün Türkiye'deki manasını en iyi biz Kürt'ler biliriz. Türkiye Cumhuriyeti'nde insan gibi yaşamak için vatandaşlık bağı yetmiyor. Tek tipleştirmedeki ısrar, farklı mekanizmalarla sürüyor. Fikri hür, irfanı ve vicdanı hür insanlara tahammül edilmiyor. Üniter devlet yapısı, üçüncü dünya ülkesi sıfatından kurtulamadığından, sırtını dayadığı paramiliter güçlerle yoluna devam ediyor. Bu yapı zaman içerisinde şekil de değiştirse, özündeki insanlığa düşman mantalitesi hiç sarsılmadan devam ediyor. "Öteki" olana, "aykırı" olarak kodlanana yönelik yasa, ahlak ve insanlık dışı yaptırımlarla varlığını sürdürüyor. Biz Kürt'ler ve Alevi'ler, iktidar değişse de onlarca yıldır temel hak ve hürriyetlerimize kastedenlerin değişmediğini görüyoruz. Köyleri Yakan zihniyetin, mega kentin havuzlu sitelerinde fişledikleri Alevi Kürtleri , yalnız gördükleri anda Emniyet Teşkilatındaki güçlerini de kullanarak itibarsızlaştırma...