"Hak Savunuculuğu" ile "Karşıt Güçlerin Kullanışlı Aparatı" olmak arasındaki o ince çizgi

Başta Emniyet ve Yargı olmak üzere 15 Temmuz hezimetlerine rağmen devlet kurumlarında hâlâ oldukça güçlü bir örgütlenmeleri var. 

Kadrolu trollerle çalışan politika ve sermaye çevreleri ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, sizi bilginiz ve iradeniz dışında "kullanışlı aparat"a çevirmelerine müsaade etmemelisiniz. Ne var ki bunu fark etmek ve önüne geçmek her zaman mümkün olmayabiliyor. Mesela kimse benim ipimle kuyuya inmez. Niçin? Çünkü bir kere denediler! *** İnmesinler de zaten. Zira ben birilerinin doğrularını değil kendi sınadığım doğruları savunuyorum. Herhangi bir siyasi parti programıyla veya ideolojiyle tam anlamıyla örtüşmem eşyanın tabiatına aykırı.

Sosyal medyada bir anda parlatılan isimlerle değil düşüncelerle, sorgulamayla, sistem yaklaşımıyla olayları değerlendirmeyi öğrenmeliyiz. Toplumun neredeyse her kesimi önemli kararlarda dahi çağın vebası gibi dürtüsel hareket ediyor. Herkes sihirli değnek istiyor. Kurtarıcı bekliyor. Karşı mahalleden doğruyu konuşana "haklısın" demekten korkuyor. Diyene şüpheyle yaklaşıyor. Temel motivasyona dönüşen korku duygusuyla kendi klanına sıkı sıkıya sarılıyor.


 (***) Karşıt güçlerin savaşında insanların kendi halindeki sayfaları - benim sayfalarımda olduğu üzere-  kontrespiyonaj malzemesi yaptılar.  Espiyonaj faaliyetlerinde bir tarafın "Erken haber fişeğiyle" 15 Temmuz 2016 gecesi ülkeyi savaşın eşiğine getirdiler ya da savaşın eşiğine gelmesini engellediler. Yüzlerce insanın ölümüne sebep oldular. Erken darbe sevinciyle evlerinde gizli gizli el çırpanlarla ölümü göze alarak sokağa dökülenler, neyin ne olduğunu anlamadan emre uyan askerler, askeri öğrenciler, derken devleti ele geçirme mücadelesinde ateşle oynayanlar büyük bir tehlikeye ve trajediye yol açtılar. Ben o gece sabaha kadar her şeyi gazeteci titizliğiyle saniye saniye takip ettim. Tepemizden savaş uçakları geçti. Gece yarısı Erdoğan'ın ve etrafındakilerin rehin alındığı görüntüleri ekranlara verildiğinde o saatten sonra askeri darbenin önüne geçilemeyeceğini düşünüp "umarım çok fazla can kaybı olmaz" diye iç geçirdim. Neyse ki darbe başarısız oldu. 

Not 1: 2011'den beri haber paylaşımı ve analizleri yaptığım Google + sayfam 2013 Gezi Direnişinden sonra bilgim ve iradem dışında birileri tarafından kullanıldı. 2019 tarihinde kapanan Google + sosyal medya platformunun istatistikleri 12 milyon görüntülemenin olduğunu gösteriyordu. İstihbarat taktiklerini kullanan taraflar sayfa paylaşımlarımı kirli tuzaklarına alet ettiler. Paylaşımlarımı kontrespiyonaj faaliyetlerine malzeme yaptılar. 2018'e kadar siber güvenliğin esamesinin okunmadığını hesap ayarlarımın değitirilmesinden ve  hiç tanımadığım hesaplarla konum paylaşımlarının yapılmasından fark ettim. Bireysel güvenlik önlemleri de işe yaramadı. Kendi halinde vatandaşlar olarak her tür saldırı karşısında tamamen korumasız olduğumuz gerçeğiyle yüzleştim. Başta Emniyet ve Yargı olmak üzere 15 Temmuz hezimetlerine rağmen devlet kurumlarında hâlâ oldukça güçlü bir örgütlenmeleri var. 

Not 2: Sırtını bir tarafa yaslayıp şişirilmiş ücretli fenomenlikle algı yöntemeyi, siyasi sekterlikle iç içe geçen reklamcılığı, maaşlı troll süpervizörlüğünü geçim kaynağına çevirenlerle beni sakın karıştırmayın! 



Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Etnik ve mezhepsel faşizme sırtını yaslayanların bizlere verdiği mesaj