Bugün kitlelerin önüne attığınız ve linç ettirdiğiniz insanların doğruluğu yarın öbür gün sizin de muhtaç olabileceğiniz etik bir doğruluktur.
Paramiliterizmin en kolay hedef tahtasına koyduğu isimler niçin daha ziyade işini ayrımcılık yapmadan, doğruları eğip bükmeden, mesleğinin hakkını vererek ortaya koyanlar arasından seçiliyor?
Devletin en üst temsilcileri günlük siyasetleri gereği kürsülerden liyakate karşı savaş açarlarsa, en büyük zararı kendi toplumuna verirler. Bilimsel verilerle elde edilen doğruları korkmadan konuşabilen, şahsi menfaatlerini hiçbir zaman öne çıkarmadan işini, mesleğini layıkıyla yerine getiren insanlara toplumun çok ama çok ihtiyacı vardır.
Şebnem Korur Fincancı adli tıp uzmanlığını kişilere veya ideolojilere göre eğip bükmeden layıkıyla yaptığı için suçlanıyor
Eğer işini iyi yapan bir bilim insanının yaptığı iş birileri tarafından suiistimal edildiyse asıl soruşturulması gereken yer o suiistimal süreçleridir, Şebnem Korur Fincancı Değildir.
"İşkencenin görünür kılınması suçun araştırılmasını akamete uğratmaz"
Yargı birimleri eğer bir işkencenin belgelerle ortaya konulması neticesinde yargılamayı yanlış yerlere taşımışsa burada sorumlu olan kişi kanıtları sunan adli tıp uzmanı olamaz. Ancak o belgelerde sahtecilik olursa bir suçlama söz konusu olur. Kaldı ki ortada Şebnem Korur Fincancı için böyle bir suçlama yoktur.
Sapkın bir sex tarikatının ve organize suç örgütlenmesinin lideri Adnan Oktar ile insan hakları savunucusu adli tıp uzmanı Şebnem Korur Fincancı'yı aynı kareye koyup şeytan taşlatır gibi taşlatmak sığ bir linç kültürünün toplumda nasıl da etkin bir güce ulaştığını göstermesi bakımından manidardır.
"Abdullah Çatlı işkence görse onun için de rapor düzenlerdim."
"İşkence ile mücadele eden insan hakları savunucuları kimin kime işkence yaptığından, meşru göstermek için ortaya konanlardan bağımsız ve ayrımsız işkenceyi görünür kılmak için uğraş verirler”
Adli tıp uzmanı doktoru ve insan hakları aktivisti
Yorumlar
Yorum Gönder