PKK'nın Kürt toplumunu temsil iddiasının toplumdaki karşılığı nedir?

Kürtler sürekli olarak kaybeden, ezilen, baskı altında tutulan, istihbarat örgütlerinin kol gezdiği örgüt ve yapılanmalarla özdeşlik kurdukça, aynı kısır döngü içerisinde hapsolmaya mahkum bir toplumdur. 

Kürt ulusuna tek bir kazanım dahi elde etmeden sürekli kan kaybettiren, koskoca bir toplumun "terör" ile anılmasının en güçlü aparatına dönüşen bir örgütlenmede, toplumdaki karşılığı ne olursa olsun, yanlış giden bir şeyler vardır. Benzer bir kayıp ümmetçilerin arkasına sığınan Kürtler için de geçerlidir. Kimliksizleştirilen ve dolayısıyla aşağılanan bir toplumu Ümmetçiler ve deneysel ütopyacılar arasında bölüşüp karın tokluğuna ve yurtsuzlaştırmaya hapsetmek belki de dünyada eşi benzeri görülmemiş bir zulmün tek örneğidir.

1970'lerin sonlarında Türkiye'de ayrılıkçı bir örgüt olarak kurulan ve silahlı gerilla savaşı başlatan PKK'nın, geçirdiği fikirsel ve yöntemsel değişimlerin ardından, bugün geldiğimiz noktada Kürt toplumunu  temsil etme iddiası ve kabiliyeti nedir? Türkiye Kürdistanı'nda kaybettirmesi yetmedi, Suriye'deki soydaşlarımızın kazanımlarını da uluslararası camiadaki kriminal siciliyle gölgelemenin aracı oldu. 

Onlarca yıl süren iç savaşlarda kirlenmeyen taraf yoktur. Kürt toplumu bunu OHAL ile çerçevelenen orman kanunlarının uygulandığı 80'li ve 90'lı yıllarda büyük acı ve kayıplarla, zorunlu göçlerle yaşadı. Askeri vesayetin hakimiyetindeki derin/paralel devletin yerini sosyo ekonomik olarak güçlenen ve kadrolaşan cemaatler vesayeti aldı. Kürtler bütün bu süreçte hep kaybeden taraf oldu. Yere düşen onurunu, düştüğü yerden kaldıracak kuvvette tek bir kazanım olmadan, sürekli kaybeden taraf!

Biz Kürtlere yapılan kurumsal asimilasyon ve sistematik eziyet, dönüp dolaşıp devletin kendi kalbinde derin bir çürümeye yol açtı. Beklenen bir durumdu.  Uyuşturucu başta olmak üzere keyfilikten, hukuksuzluktan ve illegaliteden güç "derin/paralel" devlet yapılanmalarının ya da örgütlerin kendi toplumuna verebileceği hiçbir fayda yoktur. Özünde birbirini besleyen "karşıt" kutuplarda zaman zaman böyle bir yanılgı oluşsa da orta ve uzun vadede iki taraf için çöküş kaçınılmaz olur. Bu tarz örgütlenmelerle devlet kurulamayacağı gibi mevcut bir devleti yıkacak güç de yine bu yapılanmaların içerisinde kök salar. 15 Temmuz 2016'daki kırılma anı ve içinden geçmekte olduğumuz sarsıntılar bütün bu sürecin  "eseri" dir.



Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Etnik ve mezhepsel faşizme sırtını yaslayanların bizlere verdiği mesaj