Türkiye bir hukuk devleti değildir
Kişi hak ve hürriyetleri ayaklar altına alınıyor, cana ve mala, insan onur ve haysiyetine kast eden çeteleşmeler Yargı kararlarını belirliyor.
Linç kültüründen, yalan ve iftira bataklığından nemalanan kişi ve adresler birbirini kolluyor.
Sistemin arazlarından türeyen cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar ağlarında "ödül/suça ortak etme/tehdit ve şantaj" döngüsüne takılmayan kişi ve adres kaldı mı, çok merak ediyorum.
Herkesin kendisiyle ilgili sakınıp çekineceği işler olabilir. Bu onların sorunu. Ancak kendileriyle ilgili sakınıp çekindikleri işlerden paçayı sıyırmak için başkalarına zarar veren eylem ve söylemlerde bulunmak suçtur. Baştan söyleyeyim; sağ ve sol para-militer çeteleri aynı anda aleyhimde devreye koyanların oyununa geldiler.
RESMİ KURUMLARDA ETKİN BİR GÜCE ULAŞAN para-militer siber çeteler ve yerellerdeki işbirlikçilerinin koordine saldırılarıyla kişisel olarak mücadele etmek imkansız.
DEVLET İÇİNDE DEVLET OLMUŞ CEMAAT/HEMŞERİLİK/SİYASİ çıkar ağlarına operasyon yapılmıyor. Adi çeteler anne ve çocuğu öncelemesi gereken davaların seyrine yön veriyor.
YARGIDA BİLE HUKUKUN YERİNİ ORMAN KANUNLARI ALIYORSA...
Yıllarca dijital takibe alındığımı, konut dokunulmazlığımın ihlal edildiğini, evimde can ve mal güvenliğim olmadan yaşadığımı öğreniyorum. Film yapımcısı mantığıyla çalışan kurgu ekipleriyle, mahalle aralarında dolaşan fuhuş ve porno çeteleriyle kendi başımıza mı uğraşacağız?
YILLARA UZANAN İZAHA MUHTAÇ OLAYLAR
2011'in son günlerinde üst kata yerleşen paravan kontratlı kişi/ler ilk bir ay boyunca evde matkapla delmedikleri yer bırakmadılar. Yadırgadığım ancak üzerinde durmadığım bu olaydan sonraki dört yıl boyunca pek bi yaşam belirtisi olmadı. Kira ve aidatı düzenli olarak ödeniyordu. Posta kutusuna gelen su, doğalgaz ve elektrik faturalarındaki kullanım bedeli ise sıfırdı. Evden zaman zaman tepinmeye benzer sesler, iniltiler geliyordu. Yangın merdiveninden gece geç saatlerde giriş çıkışlar olmaya başladı. Bu da şaibeli daireyle ilgili kuşkuları arttırıyordu. Durumu gerek apartman görevlisine gerekse site güvenliğine farklı zamanlarda defalarca bildirdim. Bir sorun olmadığını söylediler.
2018 Şubat'ında mahalledeki Cumhuriyet Polis Karakoluna giderek soruşturma talebinde bulundum. Konuyla bir an evvel ilgileneceklerini söylediler. Sonrasında rahatsız edici olayların daha sık yaşanması bu talebimin bilmediğim sebeplerle ciddiye alınmadığını gösterdi. Binaya Türki Cumhuriyetlerden grup halde kadınlar girip çıkmaya başladı. Mahalle aralarında dolaşan fuhuş ve fuhuşa yer temin eden çetelerin paravan kontratlı dairelere girip çıktığı görüldü. Pornografik iniltilere maruz kaldık.
2019'da twitter sayfalarına düşen görüntülerden çocuk istismarcısı fuhuş ve porno çetelerinin yasadışı yollardan evime girip çekim yaptığını öğrenmenin şokunu yaşadım. Apartmanın ortak deposuna bıraktığım ferforje yatak başlığının gizlice dairelerden birine taşındığını ve bu görüntülerin ortaya çıkmasından sonra apar topar yine depoya bırakıldığı öğrendim. Evi satın aldığımız 2006'dan, o görüntülerin ortaya çıktı 2019'a kadar kapının kilidi aynıydı. Büyük bir panikle aradığım annemin ve abimin olayları umursamayan ve hatta hafife alan tavırları bende başka bir şok etkisi yaratmıştı. Bir süre yanımda kalmasının ya da benim onda kalmamın iyi olacağını söylediğimde annemin hiç oralı olmaması, sonrasında iletişim kanallarını kapalı tutma çabası ortada çok pis bir tezgahın döndüğünü ve bu tezgaha ailemden insanların da dahil olduğunu göstermeye yetiyordu.
2011'deki kontratta adı geçen ve 2018'de kaçar gibi buradan taşınan Fatma Karasu vukuatından sonra eve yine gireni çıkanı belli olmayan yeni paravan kontratlı kişiler daireyi tuttu. Kaç defa kiracı değişti bilmiyorum. Haziran 2020'de evimde uzandığım yerde, 112 Acil kayıtlarına da geçen, kaynağı muamma bir kimyasal zehirlenme yaşadım. Uykuya dalmış olsaydım durumu fark edemeyecektim.
2011-2016 arasında yaşam belirtisi olmayan zamanlarda bile dairenin kapısına sayısız içki şişesinin bırakıldığını, evden kapının girişine kadar çok ağır ve kötü kokuların yayıldığını Fatma Karasu'nun buradan kaçarcasına taşınmasından sonradan öğrendik.
Yıllardır burnumuzun dibinde ne işlerin döndüğünü Allah bilir. Dexter gibi insan parçalasalar kimsenin haberi olmayacak.
