'Derin Devletin' kumanda masalarında dizayn edilen nitelikli iftira ve suç üretme geleneği
HUKUK SİSTEMİ "ÇAMUR AT İZİ KALSIN" MANTIĞIYLA HAREKET EDEN HUKUK DIŞI YAPILANMLARIN APARATINA DÖNÜŞÜYOR. RASYONEL DAVRANMASI GEREKEN KURUMLAR NESNEL DOĞRULAR YERİNE BELLİ GÜÇ ODAKLARININ TELKİNLERİYLE HAREKET EDİYOR.
Sosyolog Pınar Selek ben merkezli bir yaşamı benimsemek yerine kendini toplumuna adayan, farklı ve öteki olana değer veren, toplumdaki derin çürümeye bilgisi ve görgüsüyle, uzmanlık alanıyla müdahaleye girişen bu coğrafyanın yetiştirdiği bir değerdir. Pınar Selek'e yönelik Derin Devletin kumanda masalarında dizayn edilen sistematik saldırılar hiç esnemeden devam eti.
Sosyolog Pınar Selek'in 17 Mayıs 2006 tarihli 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiği Savunmasından:
"Hukuki dilde adı “savunma” olan bu metni çeşitli suçlamalara karşı kendimi savunmak için değil, uzun süredir yaşadığım kuşatılmaya karşı onurumu, kişiliğimi, hayatla kurduğum ilişkiyi ve özgürlük arayışımı nasıl savunduğumu anlatmak için size sunuyorum. Evet, Mısır Çarşısı komplosu beni kuşattığından beri ben bir savunma halindeyim. Şimdi size kısaca neyi nasıl savunduğumu anlatmaya çalışacağım. Özgür, ahlaklı, mutlu bir yaşam nasıl mümkün olabilir sorusu, çocukluğumdan beri beni meşgul ediyordu. Bu sorulara yanıt bulmak, toplumu, kendimi anlamak ve özgürlük alanımı genişletmek için sosyoloji okudum. Bu arayışla, okul yılları boyunca, bilgi-iktidar ilişkisini, bilimin kurumsallaşma biçimini, dokunulmayan kutsallıkları, dil ve davranış kalıplarını sorgulayarak kendimce bir patika çizmeye çalıştım. Sorularıma yanıt bulmak için yoğun emek sarf edip öğrendiğim her kelimeyle boğuşunca, üniversiteyi birincilikle bitirdim.... Mısır Çarşısı komplosu, öncelikle bizim çamurdaki gönül bahçemize, çöldeki kaynağımıza bir saldırıydı... Peki ya benim açımdan, neler oldu? Oyunun kuralıymış, öğrendim. Eğer şifreyi yüksek sesle söylemeye çalışırsan, suçlu ilan edilirsin. Üstelik suçun şifreyi yüksek sesle söylemeye çalışmak olmaz. Tam da senin karşı durduğun, mücadele ettiğin bir tutum sana mal edilir. Örneğin bir rahibeysen, fahişelik yapmakla suçlanırsın. Hayatını İslami değerlerin canlı tutulmasına adamış bir insansan, boynuna, içki ya da uyuşturucu tüccarı yaftası asılır. Ya da bir anti militarist olarak bombacılıkla suçlanırsın. Ve bu öyle kriminal bir tarzda yapılır ki sen savunmaya itilirsin. Yani bir odağın üzerine yürürken, kendinle uğraşmaya başlarsın. Suçlamalar sürekli tekrarlanır, tekrarlanır... Bunlar iddia biçiminde de verilse, çamur izini bırakır ve herkes sana baktığında bu suçlamaları hatırlar. Artık sen asla eski kimliğini sürdüremezsin. Bir düşünce suçlusu değilsindir. Barış suçlusu da ilan edilmezsin. Savaş örgütü, seni terörize eder ve yeni bir kimlikle milyonların karşısına çıkarır."