via alismetamorphosis.blogspot
Ülke istihbarat servislerinin kullandığı, ancak paramiliter çetelerin ve terör örgütlerinin de eline geçen yazılımların*** çapraz ateşinin tam ortasında kaldığımı söyleyebilirim. Alevi, Kürt, sosyalist, ilerici, kimi zaman geleneksel Kürt milliyetçisi bir yurttaş olarak Türkiye koşullarında her halükarda hedefe giriyorum.
Siyaset ve sermaye savaşlarında hukuka aykırı veri depolayan yapay zeka programlarıyla çalışıyorlar. Algoritmalara dahil edildiğinizde internet ve telefon verileriniz üzerinden sürekli olarak manipulatif bilgi ve belge üretiyorlar. Buna internet ve telefon verilerine dışarıdan müdahaleler eklendiğinde (cihazlara fiziki erişim ya da hacker marifetiyle) durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Hatalı veri girişlerine rağmen yapay zeka programlarına devredilen sistem verili görevini sürdürüyor.
Kadın olduğum için en kolay ve en etkili saldırı yöntemi olarak bel altı itibarsızlaştırma yoluna gidildi. Olaylar ve benzer geribildirimler belli bir döngüye düştüğünde süreçleri kayıt altına almaya başladım (Bu noktada akademik formasyonumun ağırlıklı olarak sosyoloji olduğunu belirtmek isterim).
SALDIRILAR BİREYSEL DEĞİL TOPLUMSAL BİR SORUNA İŞARET EDİYOR
Makine Öğrenmesine dayanan yazılımlar kitleleri etkileyen en tehlikeli psiko-siber silahlara dönüşüyor. İnternete erişim çağı düştüğü için siber çetelerin ve yerellerdeki işbirlikçilerinin ağına takılan çocuklar "cezasızlık zırhı" olarak organize suçlarda kullanılıyor. Bu algoritmalar tek bir hamleyle herkesi birbirine düşüyor.
Kötü amaçlara hizmet eden yapay zeka yazılımlarının kumanda masaları sorgulanmadan mesele çözülemez. Ülke sınırlarının ötesinde INTERPOL ile koordine yürütülmeden yapılacak soruşturmaların başarıya ulaşma şansı yok. Çünkü koordinasyon merkezleri ile kişisel bilgilerin kullanıldığı siber saldırının yapıldığı yerler genellikle farklı ülkelerde yer alıyor.
Yargıyı ve Emniyeti parmağında oynatan bir suç yapılanması karşısında kimi kime şikayet edelim..?!