Tekelci kapitalizm Batılı demokrasilerin de sonunu getiriyor
Bir otokratikleşme akımı yaşadığımızı tespit eden V-Dem, demokrasilerin kalitesini değerlendirmek için Robert Dahl’ın “Poliarşi” kavramını kullanıyor. Schmitter ve Karl (1991), Dahl’ın “Poliarşi” kavramını birebir alarak üstüne de ekleyerek daha da kapsamlı bir demokrasi tanımı yapıyor. Bu genişletilmiş demokrasi tanımına göre demokrasinin 9 tane temel gerekli kritere sahip olması gerekiyor:
- Politikaları uygulamaya koyan hükümet kararları anayasal olarak seçilmiş temsilciler tarafından alınır.
- Temsilciler baskının olmadığı adil ve devamlı seçimlerle belirlenir.
- Tüm yetişkinler oy kullanma hakkına sahiptir.
- Tüm yetişkinler seçimlere katılma hakkına sahiptir.
- Vatandaşlar siyasi meselelerde baskı veya cezalandırılma tehdidi altında kalmadan fikirlerini özgürce ifade edebilmelidirler.
- Vatandaşların alternatif bilgi kaynaklarına ulaşımı engellenemez. Alternatif bilgi kaynakları var olmalıdır ve anayasal olarak varlıkları korunmalıdır.
- Vatandaşların siyasi partiler ve çıkar grupları dahil bağımsız organizasyon kurma hakları vardır.
- Seçilmiş yetkililer anayasal yetkilerini seçilmemişlerin kanun dışı baskılarına maruz kalmadan kullanabilmelidir.
- Siyasi sistem başka bir dış siyasi sistem tarafından baskı altında kalmadan kendi kendini demokratik biçimde yönetebilmelidir.
ABD’de Sanders ve İngiltere’de Corbyn gibi soldan figürlerin medya tarafından gördüğü muamele, aslında demokratik prensiplere hiçbir şekilde aykırı söylemlere sahip olmayan bu insanların seslerini duyurabilme kabiliyetlerini güçleştirdi. Demokrasi bu değil, olamaz... Gerçek bir solun sesini duyuramadığı, tüm ana akım partilerin birbirlerine benzer söylemleri tekrar ettiği bir düzen demokratik olamaz. Solun olmadığı bir demokrasi eksik kalacaktır.
Schmitter ve Karl’a göre ‘özel sektörü genişletecek’ uygulamalar, ‘kamu sektörünü genişletecek’ uygulamalardan daha demokratik değildir. Liberal ekonomik yaklaşımı uç bir boyuta taşımak herhangi bir kolektif ihtiyacı karşılayamayacak ve toplumları çöküşe sürükleyecek bir riske sahipken, devlet kontrolünü mutlak hale getirerek insan iradesini yok sayan bir başka distopik sistemin kurulma riski olduğunu belirtiyorlar.