Türkiye'de insan onur ve haysiyetini hedef tahtasına koyan para-militer yapılanmalar

via alismetmamorphosis.blogspot

2016 Güz döneminde Özgür Üniversite'nin kıymetli seminerlerinden bazılarına kaydımı yaptırmıştım. Felsefeci Yazar Cengiz Gündoğdu'nun önceki dönemde başlattığı Faucault'nun "Doğruyu Söylemek" kitabının okumaları yapılıyordu. Sosyal ve fiziki çevreme, gittiğim her yere aleyhimdeki nitelikli iftiraların servis edildiğini bariz şekilde fark ettiğim ilk zamanlardı. Sonrasında bu iş paramiliter siber çeteler marifetiyle otomasyona bağlandı. Yılların hayat tecrübesine sahip Cengiz Gündoğdu bile aleyhimdeki yalan ve iftiralarla manipule edilmişti. Bir derste önü arkası olmadan beni işaret ederek, "Diyojen olmak zordur" deyivermişti. O an diyememiştim, "Madem vaziyet budur, gölge etmeyin başka ihsan istemem!". 

Beni dijital takibe alan çetenin ortalığa servis ettiği kurgu ve hikayeler birilerine ilham vermiş olacak ki seminerde "özgün çağrışımlarla" Emil Zola'nın Nana'sı konuşulmaya başlandı. Faucault'nun "Doğruyu Söylemek" kitap okumaları bir anda Anna Karenina okumalarına dönüştü. Seminer katılımcılarından birine bu durumu sorduğumda o da bilmediğini söyledi. Her şey ziyadesiyle tuhaftı. 

Aynı günlerde seminer katılımcılarından bir arkadaş, "Felsefe grubu kurduk, evlerde buluşuyoruz, katılır mısın?" önerisiyle geldi. Ortada öyle bir grubun olmadığı ilk buluşmada belli oldu. Zira benden başka sadece bir kadın daha vardı. O da bir daha görünmedi. Bu işin fikir babası muhtemelen Cengiz Hoca'ydı. Niyetleri neydi bilmiyorum. 

Arkamdan iş çevrilmesinden hiç hazzetmem. Yine de sorgulamadım. Akışına bıraktım. Görme engelli Mert Sarı'nın Göztepe'teki bahçe seminerlerine, yakın arkadaşımı da götürdüm. Bahçe semineri diyorum çünkü eve girmedik. Zira Mert'in annesinin tedirgin tavırları ortada tuhaf, uygunsuz, çelişkili bir durumun olduğunu belli etmeye yetiyordu. Kimsenin çelişkisini yüzüne vurmadım. Mert'in bahçe seminerlerinden elimden geldiğince istifade etmeye çalıştım. 

NOT: 2017'de Anadolu 11.Aile Mahkemesinde görülen velayet davasında Hakimin tavrının 180 derece ters döndüğü, benim tanıklarımın dinlendiği esnada yüzüme bakarak avaz avaz bağırdığı o rahatsız edici tuhaf duruşmanın sabahında Mert Sarı'nın annesinin Anadolu Adliyesi'nde ne işi vardı?

"KİŞİLERİN HARCANMASI" - İONNA KUÇURADİ

"Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de gerek toplumsal yaşamın geniş çerçevesi gerekse günlük ilişkilerin dar çerçevesi içerisinde olup biten birçok olayın en dikkati çeken belirtisi; çatışan anlayışların, çarpışan çıkarların arasında kişilerin harcanmasıdır... İnsanlığa hizmet ya da herhangi bir kuruma veya düşünceye hizmet adı altında  veya hizmet etme niyetiyle kişilere yapılan haksızlıklar karşısında bu haksızlıkları önemsemeyen veya önemsemeye korkan ya da en kötüsü kendi çıkarları gerektirdiği için önemsemeyen insanların tutumu karşısında boğazı tıkanan, midesi bulanan kişi için tek çıkar yol, kendisini bir örnek olarak öne sürüp insanca yaşamaktır... Böyle bir yaşamın temel koşulu kişinin ana değer olduğunu gerçekten görebilmek. Bunu her boyutuyla kavrayabilmek ve gözden kaçırmadan davranmak... Bunu göremeyenlerin çıkaracağı güçlükleri bile bile bir şeyler yapmak. Donkişotça da olsa bir şeyler yapmaktır.


Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Etnik ve mezhepsel faşizme sırtını yaslayanların bizlere verdiği mesaj