Bir Muhalifin Yaşamı
"Tekçi zihniyet hiçbir zaman bizim kendi etnik ve dini aidiyetlerimizi kabul etmedi"
Dönemsel "normları" belirleyen üst kurumlar ve değişen "insan doğası"
“Bireyler hiç şüphesiz ki kötülük yapabilirler... Ancak bireyler her türlü şeyi yapabilirler. İnsan doğası birçok şekilde kendini gerçekleştirebilir, insanlar birçok yeti ve opsiyona sahiptir. Hangilerinin kendilerini açığa vuracağını büyük ölçüde kurumsal yapılar belirler. Patolojik katillerin dizginlerini salıverecek kurumlarımız olsaydı, o zaman ortama onlar hakim olacaktı. Hayatta kalmanın tek yolu doğanızın o unsurlarının kendilerini gerçekleştirmesine izin vermek olurdu... Açgözlülüğü insanoğlunun yegâne özelliği yapacak, diğer insani hisler ve taahhütler pahasına saf açgözlülüğü teşvik edecek kurumlarımız olsaydı, tüm eşlik eden özellikleri ile birlikte açgözlülüğe dayanan bir toplumumuz olurdu. Başka türden insani duygular ve heyecanların – örneğin dayanışma, destek, sempatinin – hakim olacağı şekilde farklı bir toplum örgütlenebilir. O zaman, insan doğasının ve kişiliğinin kendisini ortaya koyan farklı yönlerine sahip olursunuz.” (Chomsky).
"Öteki" olana yönelik kurumsal destekli organize saldırılar, üst kurumların toplumun dahi çok gerisinde olduğunun kanıtıdır. Oysa devletler, toplumu aşan ve ileri seviyeye taşıyan bir yapı arz etmelidir. Devletteki çürümenin topluma yansıması çok daha derin ve büyüktür.
KİŞİSEL OLAN POLİTİKTİR sözünün arkası hiçbir zaman boş değildir. TMSF, Emniyet, Mahkemeler, Savcılık makamlarındaki koordinasyonu kendi kişisel tarihçemde bizzat tecrübe ettim. Ahlaki seviyesizliğin kurumsal boyutunu bizzat gözlemledim.
Bizim Alevi Kürtler çoğu konuda saftır. Toplumsal değerleri söz konusu olduğunda hiç düşünmeden kolunu bile keser atar: Düşkün iş yapan kişi evladı dahi olsa sırtını çevirir. Bunu gayet iyi bilenler aramıza sızarak içimizden bazı insanları kendi işleri için kullandılar. Ya uyuşturucu bağımlısı tiplerden ya da karakteri bozuk ama iyi maskeli tiplerden seçtiler. Hatta benim olayımda her iki kesimden de satılmış elemanlarını devreye koydular. O maskelilerden biri de eski bir emniyet mensubu. Bütün bu nifakı, büyüdüğüm mahallenin içine kadar ekenler uzağımızda değiller.
Bağlantılar ve kanıtlarla yüzüne tükürülmeyene kadar yüzsüzlüğü ve inkarı elden bırakmayan karakter yoksunu şahıslar şimdilerde çok telaşlı ve endişeliler.
Bizim toplumumuzda bir iki satılmış ajanın eline yapay zeka destekli ileri teknoloji ürünü ahlaksız içerikli dijital manipulatif belgeyi sıkıştırıp manzarayı izlediler. Bunların kim olduğunu işin içindekiler gayet iyi anlamıştır.
Kendi ezikliklerini ve travmalarını alakası olmayan insanlardan çıkarmak için fırsat kollayan leş karakterler her toplumda olduğu gibi maalesef bizim Alevi Kürt toplumunda da varlar.
Bunu en iyi bilenler "iti ite kırdırma" konusunda tecrübe sahibi dünün apoletli statükocuları ile bugünün yeşil sermayesiyle palazlanan cemaatçi yapılardır. Yani "iti ite kırdıranlar" her daim devlette en iyi köşeleri kapmış kesimdir. BİZler her iki kesimin "en öteki" addettiği kitleyiz.
Bu tekçi zihniyet hiçbir zaman bizim kendi etnik ve dini aidiyetlerimizi kabul etmedi! Biri Kürt kimliğimizden vurdu, diğeri Alevi kimliğimizden vurdu. Devlette köşe tutan "kodamanlar", Alevi Kürtleri şamar oğlanına çevirdi. Temsili örneklerini bizzat tecrübe ettik, ediyoruz.
Konuyu bağlarsak, dijital networklerin ve internet teknolojilerinin hızla gelişmesiyle entrika, kumpas, ailelerin içine kadar nifak tohumları ekmek ve kara propaganda yürütmek çok daha sofistike bir hal almıştır. Sistem adeta kendi piyasasını kurmuş ve çok kısa zamanda farklı çıkar odaklarının birbirine eklemlendiği suç ağları peydahlanmıştır.
Buna bir dur demenin ilk koşulu, olan bitenin kamusal alanda görünür olmasını sağlamaktır. Daha doğrusu görece düzgün yaşamayı kendine ilke edinenlerin görevidir.
"Öteki" olana yönelik kurumsal destekli organize saldırılar, üst kurumların toplumun dahi çok gerisinde olduğunun kanıtıdır. Oysa devletler, toplumu aşan ve ileri seviyeye taşıyan bir yapı arz etmelidir. Devletteki çürümenin topluma yansıması çok daha derin ve büyüktür.
Bizim Alevi Kürtler çoğu konuda saftır. Toplumsal değerleri söz konusu olduğunda hiç düşünmeden kolunu bile keser atar: Düşkün iş yapan kişi evladı dahi olsa sırtını çevirir. Bunu gayet iyi bilenler aramıza sızarak içimizden bazı insanları kendi işleri için kullandılar. Ya uyuşturucu bağımlısı tiplerden ya da karakteri bozuk ama iyi maskeli tiplerden seçtiler. Hatta benim olayımda her iki kesimden de satılmış elemanlarını devreye koydular. O maskelilerden biri de eski bir emniyet mensubu. Bütün bu nifakı, büyüdüğüm mahallenin içine kadar ekenler uzağımızda değiller.
Bağlantılar ve kanıtlarla yüzüne tükürülmeyene kadar yüzsüzlüğü ve inkarı elden bırakmayan karakter yoksunu şahıslar şimdilerde çok telaşlı ve endişeliler.
Bizim toplumumuzda bir iki satılmış ajanın eline yapay zeka destekli ileri teknoloji ürünü ahlaksız içerikli dijital manipulatif belgeyi sıkıştırıp manzarayı izlediler. Bunların kim olduğunu işin içindekiler gayet iyi anlamıştır.
Kendi ezikliklerini ve travmalarını alakası olmayan insanlardan çıkarmak için fırsat kollayan leş karakterler her toplumda olduğu gibi maalesef bizim Alevi Kürt toplumunda da varlar.
Bunu en iyi bilenler "iti ite kırdırma" konusunda tecrübe sahibi dünün apoletli statükocuları ile bugünün yeşil sermayesiyle palazlanan cemaatçi yapılardır. Yani "iti ite kırdıranlar" her daim devlette en iyi köşeleri kapmış kesimdir. BİZler her iki kesimin "en öteki" addettiği kitleyiz.
Bu tekçi zihniyet hiçbir zaman bizim kendi etnik ve dini aidiyetlerimizi kabul etmedi! Biri Kürt kimliğimizden vurdu, diğeri Alevi kimliğimizden vurdu. Devlette köşe tutan "kodamanlar", Alevi Kürtleri şamar oğlanına çevirdi. Temsili örneklerini bizzat tecrübe ettik, ediyoruz.
Konuyu bağlarsak, dijital networklerin ve internet teknolojilerinin hızla gelişmesiyle entrika, kumpas, ailelerin içine kadar nifak tohumları ekmek ve kara propaganda yürütmek çok daha sofistike bir hal almıştır. Sistem adeta kendi piyasasını kurmuş ve çok kısa zamanda farklı çıkar odaklarının birbirine eklemlendiği suç ağları peydahlanmıştır.
Buna bir dur demenin ilk koşulu, olan bitenin kamusal alanda görünür olmasını sağlamaktır. Daha doğrusu görece düzgün yaşamayı kendine ilke edinenlerin görevidir.