FETÖ'nün renklendirme yöntemi: Farklı "Cemaat Holding"lerdeki faaliyetleri

Dinin büyük sermayeye ve devletin gücüne ulaşmasının olumsuz neticelerinden biri de, kamplaşmayı ve kamplaşmanın yarattığı "ekonomik sistemde" insanlarda görülen davranış bozukluklarını tabana yaymış olmasıdır. Toplumu ayakta tutan en güçlü değerler hızla yok oluyor. Ailelerin içine, topluma nifak tohumu eken suç networkleri bu coğrafya insanını mutantlara çeviren yapılan sorgulanmalıdır.

Dostluğun ve kardeşliğin arasına çıkara odaklı mekanizmaların girdiği ve etkin hale geldiği bir toplumsal düzeni yaşıyoruz. Tarihte hiç olmadığı kadar....

via alismetamorphosis.blogspot

İnsan haddini ne zaman bilir?

İNSAN şu üç günlük hayatta bildiklerinden çok bilmediği şeylerin olduğu idrakine vardığı zaman haddini bilir.

"İYİLİĞİM" için arkamdan iş çevirenlerin "iyi niyetleri"ne bir sondaj çalışması yapayım. 

Bu "iyilikleri" onlara dünyevi ne tür menfaatler kazandırıyor? Ağızlarındaki baklayı çıkarmayıp ne halt ediyor bu insanlar? 

Kendi yalan ve çıkar ilişkilerine batmış enformasyon ağına güvenmeyi tercih ettiler. Bunu kendime hakaret sayıyorum. 

En iyi niyetlileri, güya benim kamufle edilecek ayıplarım varmış gibi, kendilerine mevlevi vâri paye biçiyorlar. Yalanlar üzerine inşa edilen nitelikli iftiralardan besleniyorlarsa nerede kalır bu "iyi niyet". Ya da arka planda dönen nitelikli iftira suçlarına vakıflarsa, akli selim sahibi bir insandan bunu saklamanın manası nedir?  Bilip bilmeden hem beni hem evladımı tehlikeye attığının bile bilincinde değil midir? Gaslightinge bile yelteniyor. Bu nasıl bir cüretkârlıktır? Bu nasıl bir kendini bilmezliktir?

İnsanlar paramiliter istihbarattan nemalanacak konuma düşmüşse kime dost, kime kardeş diyeceğiz? Cemaat Holdinglerin devlet kurumlarındaki etkinliğine ve bunun tabandaki çarpık yansımalarına dair söylenecek çok şey var. Düzeltmeye şu insan tipolojisini üreten bozuk düzenden mi başlamalı yoksa en yakınlarımızdan mı?... İnsan dipsiz bir kuyu... İnsan aynı zamanda çiğ süt emmiş, iyiliğe de kötülüğe de potansiyeli olan bir varlık...

https://alismetamorphosis.blogspot.com/2020/03/gaslightingin-elli-tonu.html


Bakışına Kurban Olduğum

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Resim
Dijital suç ağlarıyla fuhuş çetelerinin iç içe geçtiği adi suç örgütleri kendilerine engel olanlardan öç almak için her yola başvuruyor. Sosyal medya ve internet oyunları üzerinden çocukların güvenini kazanan sapkın ve sosyopat karakterlerden seçilen troller "Sahipsiz ve Kimsesiz" gördükleri çocukları ölüme götüren psikolojik süreçleri yöneterek onları intihara sürüklüyor. Emniyet Teşkilatı ve Yargı Kurumu dijital dünyadaki suç ağlarına daha fazla hakim olacak mekanizmaları geliştirmek zorundadır. Çocuklarının güvenliğini ayrım gözetmeden sağlayamayan bir yapının "Devlet" saygınlığı kalmaz. Dolandırıcı Cüneyt Pala'yı öldürmekten 12,5 yıl hapis cezası verilen Dilek Demir'in (Raperîn) kızı Berfin'i intihara götüren sürecin adli merciiler tarafından titizlikle incelenmesi gerekirdi. Olay münferit bir eylem izlenimi vermiyor. Namus Cinayeti işlediği için cezaevine giren anne Dilek Demir bir Anaokulu Öğretmeni ve aynı zamanda youtube'da milyonlarc
Devamı

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Resim
Dildar Yunis, bundan 81 yıl önce Kürt marşı olarak kabul gören Ey Reqîb’i kaleme aldı Asıl adı Yunus Rauf olan Kürt Milli Marşı ‘Ey Reqîb’ yazarı Dildar Yunis, 20 Şubat 1918’de Federe Kürdistan’ın Koysancak şehrinde dünyaya gelir. O da diğer tüm ozanlar gibi kendine ikinci bir isim olarak Dildar Yunis’i kullanır. Ve öyle ki bu ismiyle tarihe geçer. İlkokulu Ranya’da okuyan Yunis, ortaokulu da Hewlêr’de 1935 yılında bitirir. Liseyi Kerkük’te okuyan Dildar, ardından Bağdat’ta geçerek hukuk fakültesini bitirir. Hukuk fakültesinde birkaç yıl avukatlıkta yapar. Avukatlık yaptığı sıralarda aynı zamanda edebiyatla da ilgilenir. Zulme karşı her daim başkaldırır. Öyle ki davalarını üstlendiği insanların çoğu fakir ve yardıma muhtaç insanlardan oluşur. Avukatlık mesleği dışında dünya tarihi ve edebiyatıyla da yakından ilgilenir. Yunan, Fransız ve Türk tarihi ve edebiyatını yakından izler.  Mahabad Cumhuriyeti Dildar’ı Dildar yapan şey, muhakkak ki yazmış olduğu “Ey Reqîb” şiiridir. 1946 yılında
Devamı