İlkeli duruş ve tutarlı siyaset iç kamuoyunda geçerliliğini yitirse de dış politikada aynı şeyi söylemek mümkün görünmüyor

Makul olandan ayrılmak




Suriye savaşında Rusya'nın arka çıktığı Esat Rejimine ve Kürtlerin başını çektiği Suriye Demokratik Güçlerine yenik düşen Irak-Şam İslam Devletinin (IŞİD) İdlib kırsalına sıkışıp kaldığı günlerde, Rusya'nın aileleriyle birlikte IŞİD savaşçılarını havadan bombardımana tutması ihtimaline karşı Türk Hükümeti inisiyatif aldığında, Türkiye'nin "sivilleri koruyan insani tavrı" uluslararası camiada kabul gördü. Ne var ki, Türkiye Hükümetinin İdlib tavrının, hükümet politikalarını destekleyen  kurumları da kapsayacak biçimde ilkesel olmaktan uzak bir tavır olduğu kısa sürede anlaşıldı.

Türkiye Hükümetinin uluslararası kamuoyunda İdlib'teki sivillerin koruyuculuğu rolü, Rojava'da geçerliliğini yitirdi  bknz. Çünkü Kürtlerin bu topraklarda varlık göstermesi ve saygın bir konuma ulaşması Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kesinlikle dirençle karşıladığı ve kendi Kürt toplumunda da bir uyanışa yol açabileceği korkusuyla saldırganlaşmasına sebep olduğu bir gelişmeydi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Musul, Rakka ve Deyrizor yerle bir edilir ve binlerce sivil öldürülürken seslerini çıkartmayanlar, Barış Pınarı Harekatı'nın başarısı karşısında panik halinde 'operasyonu durdurun' çağrıları yapıyor, Türkiye'yi yaptırımlarla tehdit ediyor. Hedeflerimize ulaşana kadar durmak yok." ifadelerini kullandı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu: Siviller kalkan yapılıyorsa saldırıya uğrayan devlet sivilleri korumak zorunda değildir.


[Evrensel'den Sefer Selvi'nin kaleminden ]

Sefer Selvi - 14 Ekim 2019

Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Etnik ve mezhepsel faşizme sırtını yaslayanların bizlere verdiği mesaj