Uyanış (?)

Ani toplumsal hareketler bir uyanışın kıvılcımını taşıyabilirler, taşımaya da bilirler. Bunun yegâne göstergesi, bu kıvılcımın toplumun rızasını ve desteğini alarak alevlenmesi ve yayılmasıdır. Hem zamansal açıdan hem de sayı olarak. 
Kaz Dağları'ndaki talana direnirken, Bergama altın madeni örneğini incelemekte fayda var. Bergama altın madenine karşı halkı uyanışa geçiren faktörlerden biri maalesef  farklı sermaye klikleri arasındaki savaşta Cemaatin patronlarına para ve güç sağlamak olmuştu. Bergama'nın tarım ve hayvancılıkla geçinen köylüleriyle bilinçli vatansever çevrecilerin samimiyetinden zerre kuşkumuz olmaz. Ancak şu da bir gerçek ki bugün fetö olarak adlandırılan, o günün Gülen Cemaati'nin bir numaralı finansörlerinden olduğu basına yansıyan Akın İpek, altın madenlerini halkın çevreci ayaklanmalarını da kullanarak ele geçirdi. Bu anlamda geçmişteki süreçleri iyi irdelemek gerekir. Zira cehenneme giden yol genellikle iyi niyet taşlarıyla örülüyor. Halka fayda sağlamayan, toprağı zehirleyen ve tek amaçları daha fazla kâr ederek zenginliklerine zenginlik katmak olan sermaye klikleri arasındaki kâr ve güç savaşında kimsenin payandası olmamak gerekir.
Doğanın ve İnsan emeğinin bir avuç sermayedar tarafından hunharca sömürülmesi üzerine inşa edilen; ahlaki, insani, vicdani değer taşımayan Kapitalist Sisteme hiçbir sermaye kliğinin yedeğine düşmeden karşı durmak en büyük vatanseverliktir.

Not: "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" adlı kitabın yazarı Necip Hablemitoğlu, evinin önünde uğradığı suikast sonucu 18 Aralık 2002 tarihinde hayatını kaybetmiştir. FETÖ Çatı Davasına müdahil olma talebi kabul edilen Prof.Dr. Şengül Hablemitoğlu : "3 Kasım 2002 seçimleri oluyor, 18 Aralık 2002'de Necip öldürülüyor. Çok daha ilginç bir tarihi çakışma var. 26 Aralık tarihinde Alman vakıflarıyla ilgili dönemin DGM'lerinde görülmeye başlanacak olan davada Necip tanık sıfatıyla müdahil olacaktı. Yine aynı süreçte, Fethullah Gülen örgütlenmesine dair dönemin DGM'lerinde başlayacak davalarda da Necip tanıklık yapacaktı. "

https://bianet.org/bianet/siyaset/160766-bergama-altin-madeni-direnisi-topragin-bekcileri


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Resim
Dijital suç ağlarıyla fuhuş çetelerinin iç içe geçtiği adi suç örgütleri kendilerine engel olanlardan öç almak için her yola başvuruyor. Sosyal medya ve internet oyunları üzerinden çocukların güvenini kazanan sapkın ve sosyopat karakterlerden seçilen troller "Sahipsiz ve Kimsesiz" gördükleri çocukları ölüme götüren psikolojik süreçleri yöneterek onları intihara sürüklüyor. Emniyet Teşkilatı ve Yargı Kurumu dijital dünyadaki suç ağlarına daha fazla hakim olacak mekanizmaları geliştirmek zorundadır. Çocuklarının güvenliğini ayrım gözetmeden sağlayamayan bir yapının "Devlet" saygınlığı kalmaz. Dolandırıcı Cüneyt Pala'yı öldürmekten 12,5 yıl hapis cezası verilen Dilek Demir'in (Raperîn) kızı Berfin'i intihara götüren sürecin adli merciiler tarafından titizlikle incelenmesi gerekirdi. Olay münferit bir eylem izlenimi vermiyor. Namus Cinayeti işlediği için cezaevine giren anne Dilek Demir bir Anaokulu Öğretmeni ve aynı zamanda youtube'da milyonlarc
Devamı

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Resim
Dildar Yunis, bundan 81 yıl önce Kürt marşı olarak kabul gören Ey Reqîb’i kaleme aldı Asıl adı Yunus Rauf olan Kürt Milli Marşı ‘Ey Reqîb’ yazarı Dildar Yunis, 20 Şubat 1918’de Federe Kürdistan’ın Koysancak şehrinde dünyaya gelir. O da diğer tüm ozanlar gibi kendine ikinci bir isim olarak Dildar Yunis’i kullanır. Ve öyle ki bu ismiyle tarihe geçer. İlkokulu Ranya’da okuyan Yunis, ortaokulu da Hewlêr’de 1935 yılında bitirir. Liseyi Kerkük’te okuyan Dildar, ardından Bağdat’ta geçerek hukuk fakültesini bitirir. Hukuk fakültesinde birkaç yıl avukatlıkta yapar. Avukatlık yaptığı sıralarda aynı zamanda edebiyatla da ilgilenir. Zulme karşı her daim başkaldırır. Öyle ki davalarını üstlendiği insanların çoğu fakir ve yardıma muhtaç insanlardan oluşur. Avukatlık mesleği dışında dünya tarihi ve edebiyatıyla da yakından ilgilenir. Yunan, Fransız ve Türk tarihi ve edebiyatını yakından izler.  Mahabad Cumhuriyeti Dildar’ı Dildar yapan şey, muhakkak ki yazmış olduğu “Ey Reqîb” şiiridir. 1946 yılında
Devamı