"Pornografiyle Sığlaştırılan Sanat" Sorunsalı

"Sorgulamayı engelleyen kaynak, kimi zaman sadece 'karşı mahallenin' varlığıdır."


Haber Başlığı: "Artık erotik şarkılar moda"  

"Son dönemde cinselliği uluorta gözler önüne seren, küfürlü sözlere sahip şarkılar sükse yapıyor."

2006 yılının arşivinden başka bir haber:

Bastırılmış cinselliği şarkılarda buluyorlar

Psikologlara göre bu şarkılara ilginin artmasının en büyük nedeni, gizli cinsel düşünceler. Bastırılmış duygularını şarkıda bulunca tereddüt etmeden alıyorlar. Tartışma müzik dünyasını da ikiye böldü. Söz yazarları "Toplumsal sorumluluk olmalı" derken, yapımcıları göre ise "bu bir arz talep meselesi, satarsa yapılır"

Müzik piyasasında durgunluk yaşanırken, argo ve pornografik sözler içeren albümlerin peynir ekmek gibi satılması tartışması büyüyor. VATAN Gazetesi'nin gündeme getirdiği konuyu psikologlar 'bastırılmış duyguların dışa vurumu' diye yorumlarken, müzik dünyasında da söz yazarları yapımcı şirketler farklı düşünüyor. Olayı 'toplumsal kültürel erozyon' olarak tanımlayan bazı müzik adamlarına göre, burada görev söz yazarlarına düşüyor. Müzik yapımcılarına göre ise 'Talep oldukça arzın da olması normal'... Yorumlar şöyle:

Dr. Nur Yaycıoğlu (Psikolog): Bu, Türkiye'de ne kadar çok kişilik problemi olan insan olduğunu gösteriyor. Şehirli insanlar yaşamak istediklerini burada yaşıyor ama varoş dediğimiz bir kesim bunları konuşamadıkları gibi içlerinde yaşıyorlar. İşte bu Ankaralı dediğimiz şarkıcılar da insanların içlerindeki bu duyguları şarkı sözlerine döküyorlar. Bu nedenle albüm satışları diğer sanatçılardan daha fazla.

Şahin Özer (Yapımcı): Biz günlük hayatta bunların birçoğunu zaten kullanıyoruz. İnsanların günü birlik sevdalarına, dertlerine çare oluyorlar. Ama bu şarkılar uzun yıllar söylenmeyecek. Hepsi geçici. Çok büyütmemek lazım. Biz profesyonel insanlarız. Ben de böyle bir albüm yapabilirim. Bu çok doğal.

Erol Köse (Yapımcı): Ben bu konuda şövalyelik yapacak değilim. Bu bir arz talep meselesi. Çok açık söyleyeyim, ben de olsam onlara albüm yapardım. Ankaralı Namık bana gelse bugün ona albüm yaparım.

İnternet olsa satmaz

Deniz Erdem (Avrupa Müzik): Bu şarkı sözleriyle değil, şarkıların dinleyen kişilerin okur yazarlıklarıyla orantılı bir şey. Bu kişilerin dinleyici kitlelelerinin evinde bilgisayar ve teknik malzemeler yok, o yüzden de internetten şarkıları indiremiyorlar. Gidip albümü alıyorlar.

Atilla Özdemiroğlu: Şarkılar toplumun aynasıdır. Ben bunda derin bir kültür erozyonu görüyorum. Ahlaki açıdan değil, insani derinlik açısından, gelişmişlik açısından.

Kaltak diye şarkı sözü
Ahmet Selçuk İlkan: MESAM yönetim kurulu üyesiyim. Geçen hafta bir şarkı geldi, dehşete kapıldım. Taksici lakaplı bir yorumcunun şarkısının iki satırı: 'Anandan istedim seni vermedi kaltak, çünkü kendisine koca arıyor kaltak...' Daha ne söyleyebilirim?

Zeynep Talu Tekinsoy: Müzik o kadar naif ki, bunu bu derece basit sözlerle kirletmeye hakkımızın olup olmadığını düşünüyorum.

Şehrazat: Herkes kendi yazdığı sözden sorumludur. Topluma saygılı sözler yazmak zorundayız.

Kayahan: Yayıncı kuruluşlar, yayınlanabilir nitelikte bulduklarını yayınlaman, yayınlanamaz nitelikte bulduklarını yayınlamayarak oto-kontrol yapmalı.

Ankaralı Namık: Halkın dilini müziğime yansıtıyorum
Kaset satışlarıyla birçok ünlüyü sollayan Ankaralı Namık, tarzının diğer Ankaralılardan farklı olduğunu düşünüyor: "Ben bir akımın öncüsü olduğumu düşünmüyorum. Bizim kasetimizden sonra Ankaralı sanatçılara yer verilmeye başladı. Çünkü Ankara'da gündeme gelmeyen çok insan var. Öncüsü olduysam ne mutlu bana. Oğuz Yılmaz, Ankaralı Turgut ve Yasemin Abla, bizden yıllarca önce bu piyasalarda oldular. Onların sanatlarına her zaman saygım var. Ben pastadan dilimimi aldım. Ancak benim tarzım farklı, ben kendime kendimi rakip olarak görüyorum."

'Kirada oturuyorum'
Ankaralı Namık, kasetleri çok satmasına rağmen iyi para kazanmaya daha başlamadığını da söylemeden edemiyor: "Halen kiradayım. Gölbaşı'nda 'NMK' restoranı işletiyorum. Para kazanamadığım için firmam olan Öz Müzik'ten ayrıldım."
"Yakacaksın sobayı, ısıtacan odayı, saat
beşe gelince göreceksin pompayı" sözlü parçasında Seda Sayan'dan etkilendiğini söyleyen Namık, "O dönemde Sayan'ın pompala programı vardı. Kıştı. Ben de etkilenip 'Sobayı yak, odasıyı ısıtıp saat beşe gelince bu programı izle' demek istedim" dedi.
"Arabada beş, evde onbeş hoşuma da giderse ağaya beleş" sözleriyle ilgili olarak ise, "Ben ortaya bir bardak koyuyorum. İsteyen içine su, isteyen çay koyar, isteyen o bardağı saksı olarak kullanır. Bu sözlerde de adamın birinin evinin boyanacağını, pazarlıkta arabada beş evde onbeş sonucu çıkabileceğini, istenirse de bedava boyanabileceğini anlattım. Ama insanlar farklı yerlere çekti" diye konuştu. Namık, makine mühendisi olmasına rağmen sevdiği iş olan şarkıcılığın peşinden gittiğini ifade etti. Kendisine özellikle bir hedef kitle seçmediğini anlatan Ankaralı Namık, ekledi: "Ben herkese hitap ediyorum. Özellikle bir hedef kitlem yok."

Ankaralı Yasemin: Müziğin hicvini yapıyorum
"Parçalarımın pornografik unsurlar taşıdığını düşünmüyorum. Biz müziğin mizahını yapıyoruz. Parçalarda fazla bir müstehcenlik var ama argo yok. Emek veriyoruz."

Ankaralı Turgut: Meyve veren ağaç taşlanır
"Bize yapılan eleştirileri doğru bulmuyorum. Mevye veren ağaç taşlanır. Biz işimizi yapıyoruz. Toplumu eğlendirip güldürüyoruz. Halkımızı sıkıntıdan uzaklaştırıyoruz."

Levent İÇGEN |  31 Mayıs 2006 



Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Etnik ve mezhepsel faşizme sırtını yaslayanların bizlere verdiği mesaj