Göreceli "Vatanseverliğin" Sahte Yüzü
Kürtleri kuş gibi vurmak bu coğrafyada "vatanseverlik" zırhıyla mümkün! Çoluk çocuğumuzu sıcak yatağında uyurken panzerle ezseler de ceza almıyorlar (Muhammed ve Furkan), alıştılar. Kürtleri "Vatan Millet Sakarya" terennümüyle katledenler, insanlıktan çıkmışlığın en uç örneklerini sergiliyorlar; sokak ortasındaki cenazeleri günlerce kurda kuşa yem edebiliyorlar (Taybet İnan). 15 Temmuz 2016 gecesi 251 insanın ölümüne yol açan darbe kalkışmasında emri veren isimlerin, Taybet Ana'nın cansız bedenini sokak ortasında günlerce bekletilmesi emrini verenlerle aynı olması bizler şaşırtmıyor. Asıl şaşırması gerekenler ise her zamanki gibi üç maymunu oynuyor. Çünkü ırkçılık bu coğrafyanın insanına bir kez zerk edildi. Kürt çocuklarının devletin kurşunlarına hedef olmasının haber değeri bile yok. Ana akım medya, Kürt coğrafyasında yaşanan ağır hak ihlallerini, cezasızlık politikasını, hukuksuzluğu gerçekleri çarpıtarak kitlelerden gizliyor. Bunu Y.Ozdillerin janjanlı imajlarının ardındaki kokuşmuş işgalci/ırkçı zihniyetin tezahür ettiği yazılardan biliyoruz (“Sayın teröristle, sayın kaçakçı arasında katır tepmişe dönen devlet ne yapsın. Kaçağa gideni füzeyle vurmasın mı?" Böyle diyor “hiciv ustası” yozdil 6 Ocak 2012 tarihli köşesinde.) 14 Yaşındaki Vedat Ekinci TSK Helikopterinden açılan ateş sonucu öldü.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk devleti olma yolunda çok az yol kat edebildi. Hukuksuzluğun acısını en çok da Kürt halkının çocukları çekiyor.
Devlet, vatandaşına eşit mesafede değil. Vatandaşlar da birbiriyle eşit haklara sahip değil. Her şey bir yana kendi ana diliyle eğitim görenlerle, ana dili yok sayılan ve yasaklananlar eşit olamaz. Bu hakikatin üzerini hamasi söylemlerle, siyasi demagojiyle kapatanlar gerçeği sonsuza dek gizleyemeyecekler. İşgal edilen coğrafyanın çocuklarını kuş avlar gibi vuranlar, öldürenler, panzerlerle ezenler yargıda hesap vermedikçe, devlet onurlu bir duruşa sahip olmayacaktır.
Yurdunu, toprağını, insanını seven ahlaki, insani ve vicdani değerlerini yitirenlere yetki vermez! Bu yetki verildi ve verilmeye de devam ediliyor, yozdil gibi şakşakçıların sonsuz destekleriyle.
Devlet, vatandaşına eşit mesafede değil. Vatandaşlar da birbiriyle eşit haklara sahip değil. Her şey bir yana kendi ana diliyle eğitim görenlerle, ana dili yok sayılan ve yasaklananlar eşit olamaz. Bu hakikatin üzerini hamasi söylemlerle, siyasi demagojiyle kapatanlar gerçeği sonsuza dek gizleyemeyecekler. İşgal edilen coğrafyanın çocuklarını kuş avlar gibi vuranlar, öldürenler, panzerlerle ezenler yargıda hesap vermedikçe, devlet onurlu bir duruşa sahip olmayacaktır.
