Uzanların Türkiye Halkını Yasa Boğan Trajik Öyküsü


İmar Bankası ve Adabank'ın sahibi Uzan ailesi dövize yüksek faiz vererek büyük miktarda mevduat topluyordu. Öyle ki verdiği faiz oranı döviz kurlarının her yıl katlandığı dönemlerde bile diğer bankaların verdiği faiz oranının 2 misliydi. Bu durum kendi bankalarına giren mevduatın hızını önemli ölçüde arttırıyordu... Peki, yüksek faizle toplanan paralara ne oluyordu? Normal şartlarda bankacılık sistemlerinde toplanan mevduatın belli bir oranı likidite olarak tutulur, belli oranı Merkez Bankasına munzam karşılık olarak yatırılır. Geri kalan kısmı ise kredi olarak müşterilere verilir... Toplanan paraların çoğu yasalara aykırı bir biçimde kendi şirketlerine geri dönüşü olmayan kredi olarak verilirken, piyasada ele geçirilmesi planlanan şirketlere kredi veriliyordu. Uzanlar bankaları vasıtasıyla önce müşterilerine kredi vermiş, onlar yatırım yaptıkları anda, bir ihtarname çekerek 24 saat içinde bankanın verdiği kredinin geri ödenmesini talep etmiş, ödenmediği takdirde normal faizin 3 katı gecikme faizi tahakkuk ettirerek, yasal işlem başlatmış, bunun sonucunda birçok şirketi bu şekilde ele geçirmiştir... 1993 yılında iktidarda olan DYP-SHP koalisyon hükümetinde bankalardan sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller, yolsuzluklardan sorumlu Devlet Bakanı Orhan Kilercioğlu’na gönderdiği raporda İmar Bankası’ndaki usulsüzlüklere dikkat çekiyordu. 20 Ocak 1992 tarihli Bankalar Yeminli Murakıpları’nca hazırlanan raporda banka kredilerinin neredeyse tamamına yakınının düşük faizle grup şirketlerine verildiği, banka yönetimindeki üç kişiye usulsüz kredi açıldığı, bilançoda sahtecilik yapıldığı, ailenin banka mallarını üzerine geçirdiği, Adabank’ta da benzer şekilde Uzan ailesine teminatsız krediler verildiği iddialarına yer veriliyordu. Yine aynı yıl, aile Süper Oto Şirketi’nin yurtdışından ithal ettiği SEAT otomobilleri için 25 milyar lira vergi kaçırmakla suçlandı. Ancak tüm suçlamalara karşın hükümet Uzan ailesi üzerine gitmedi ya da gidemedi... 1994 krizinden sonra bütün bankalardaki mevduatlara devlet güvencesi verilmişti. Yani banka batsa bile, müşterilerin parasını devlet garanti ediyor demekti. Bu uzun süre böyle devam etti. Uzan grubu da bankasına yatan paraların bazılarını kayıt dışı göstererek Merkez bankasına munzam karşılık yatırmadığı gibi, Off Shore Bankacılığı adı altında para topluyordu. Uzanların bankalarına TMSF el koyduktan sonra grubun bankacılıkta yaptığı bütün usulsüzlükler su yüzüne çıkmıştır.



Bu blogdaki popüler yayınlar

Henüz 13 Yaşındaki Berfin Demir'in İntiharı Araştırılsın!

Kürt Ulusal Marşı "Ey Reqîp"

Etnik ve mezhepsel faşizme sırtını yaslayanların bizlere verdiği mesaj