Kayıtlar

Türk siyasetinin vazgeçilmezi: "Sahici ve Kalıcı Vasatlık"

Resim
  " Türkiye, rejimin köklerinden gelen ‘sahici ve kalıcı’ vasatlığı bir ideolojik ve siyasi tercih olarak önünde bulacak ve muhtemelen kendini içinde garip hissetmeyeceği bu yeni döneme, pek de fark etmeden, hızla uyum sağlayacak.  Sahici ve kalıcı vasatlığın konsolidasyonunu yaşayan gelecekteki tarihçiler ise, belki de tarihsel sürekliliğe bir kez daha vurgu yapmanın cazibesini reddedemeyerek, tek parti dönemine ‘yontma vasatlık’, ‘demokrasinin’ geldiği döneme ‘cilalı vasatlık’ demeyi uygun bulacaklar… "  [ Serbesiyet]

Adaletin aranacağı en son yer mahkemeler ve savcılıklar olacak bu gidişle...

Resim
via alismetamorphosis@blogspot Telefon ve internet hatlarından elde edilen bilgilerle kurulan kumpasların geçmişi 2000'li yılların sonlarına denk gelir. Sosyal medya devi Facebook'un toplum tabanına yayılmaya başladığı o yıllarda siber güvenliğin esamesi yoktu. Yasa dışı toplanan devasa veriler yapay zeka programlarına yüklenerek kullanılıyordu. Hazırlanan network şemalarıyla kurulan tezgah ve kumpaslarda kendi cemaatlerine yakın kişileri besleyen paralel bir sistem inşa edildi. Gaspçı zihniyetin saldırıları kurumlardaki "renklendirme" usulüyle farklı cemaat/siyaset görüntüsü altında bugün hâlâ sürmektedir. Eski iktidar ortağı fetö'nün, üzerine kendi paralel ekonomisini inşa ettiği psiko-siber saldırılar, mevcut iktidar güçlerine çalışan paramiliter çeteler tarafından halen kullanılmaktadır. P olisin "Sanal Devriye Yetkisi "ni kumpaslarda kullandılar. Kişisel bilgileri kullanan troller: * Evli adamlara yazıyorlar, eşlerini bana düşman ediyorlar. * Çocukl...

Kasım Taşdoğan - Rê

Resim

Berxik - Xalıt Tarî

Resim
"Tarî’nin albümdeki ‘Berxik’ (Kuzu) eseri Kürtlerin naifliğini en derin yerden anlatır. Bu anlatım, bir temsile dayalı tarihsel rolün politik 'dönüşümü' (metamorfozu) olarak pekâlâ okunabilir. ‘Berxik’, politik bir metaforun analojik tezahürü değildir. Aksine insanın hayvan-oluşa dönüşümündeki veya rol değişimindeki 'politik yersizliğin' biyolojik bir anlatımıdır. Bu politik yersizlik, Kürtleri bir millet olarak görmeyen çoğunluğun (konsensüsün) retoriğiyle ilgilidir..." [Menekşe Tokyay/Gazete Duvar]

Kürt siyasetçi Demirtaş'ın şahsında seçmenin özgür iradesi tutsak alınmıştır

Resim
Kürsü dokunulmazlığının ihlal edilmesi seçmen kitlesinin hür iradesine yöneltilmiş bir silahtır. Hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz.  TBMM ÜYELERİNE TANINAN YASAMA AYRICALIKLARI NELERDİR? YASAMA SORUMSUZLUĞU VE DOKUNULMAZLIĞI NELERDİR? 1.Yasama Sorumsuzluğu “Kürsü dokunulmazlığı” ve “mutlak dokunulmazlık” gibi adlarla da anılan bu yasama ayrıcalığı milletvekillerinin Meclis çalışmaları sırasında ileri sürdükleri düşünceler, kullandıkları oylardan ve sarf ettikleri sözlerden; o oturumda Meclis tarafından aksi yönde bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında açığa vurmaktan dolayı sorumsuzdurlar ve herhangi bir hukukî veya cezaî takibata uğramazlar. Yasama sorumsuzluğu, TBMM üyelerinin söz, düşünce ve oy hürriyetini tam olarak koruma altına almaktadır. Bu sorumsuzluk sonucunda Meclis üyeleri çekinmeden ve serbestçe düşünce ve sözlerini açıklayacak ve oylarını kullanacaktır. Yasama sorumsuzluğunun iki istisnası bulunmaktadır 1. Ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde ve 2. Seçimden ...

Kürtlerin legal siyasette temsiliyet hakkının önüne geçiliyor

Resim
Selahattin Demirtaş Siyasi bir Tutsaktır. Kayyum politikaları müstemleke uygulamalarıdır. TEMSİLİ DEMOKRASİNİN TEMEL KRİTELERİ AYAKLAR ALTINA ALINMAKTADIR "Kürsü Dokunulmazlığı" Kürtlerin TBMM çatısı altındaki temsilcilerine fiilen yasaklanmıştır. "Hiçbir siyasetçi mükemmel değildir. Türkiye'de kişilerden bağımsız olarak, hukuk devleti ilkelerini ayaklar altına alan bir 'sistem sorunu' vardır. Ortadoğu'nun hukuksuzluğu ya da batının demokratik değerleri... Bugün bu iki seçenekten birini tercih etmek Türkiye halkının tavrına bağlıdır. Siyasi tutsaklık demokratik değerlerle çelişir. Tutuklu yargılanması süren Demirtaş'ın kürsülerden 'terörist' ilan edilmesi nesnel hakikati yansıtmaz. Kürtleri temsili iddiasıyla legal siyaset yapan ve kürsü dokunulmazlığı ihlal edilen bir lidere yönelik 'terörist' suçlamasının hukuki bir karşılığı yok. Yargı sisteminin 'terörist' suçlamasına karşılık gelen bir kararı bulunmuyor. Algı yönetimi üzer...

"KAYIT DIŞI GELİRİNİN HAYLİ FAZLA OLDUĞU" iftirasına göz yuman Yargı birimleri...

Resim
via alismetamorphosis.blogspot İnsanlar az bilgiyle keskin yargılara varmamaları konusunda kendilerini eğitmelidir. Hele ki dezenformasyon piyasasının ve psikolojik harbin toplum tabanına yayıldığı şu çağda. Olaylar karşısında biraz durup " Acaba bu konuda bilmediğim, kavrayamadığım bir şeyler olabilir mi? " diye düşünmek herkese iyi gelecektir. Önüne servis edilen her şeye sazan gibi atlayan, onur ve haysiyeti hedef alan bilgi ve belgeleri mantığa bürüyerek kabul eden, yüzleşip teyit etme gereği bile duymayan kifayetsizler yüzünden kurumlardaki cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar ağlarına çalışan siber çeteri açığa çıkarmaya sıra gelmiyor. Mahkeme dosyasına giren " KAYIT DIŞI GELİRİMİN HAYLİ FAZLA OLDUĞU " iftirasına göz yuman Yargı birimleriyle ve Cemaat/hemşerilik çıkar ağlarına çalışan Emniyet İstihbarattaki organize çetelerle nereye kadar mücadele edilir? Siber savaşların yaşandığı şu çağda kurumsal uyum, önleyici tedbirler ve hukuki alt yapı yetersiz kalıyor.   ...

Mevcut sömürü sistemini düzeltmeye değil onu yıkmaya ihtiyacımız var

Resim
"Sistemin krizinin bir uygarlık krizine tahvil olduğu ve 'Ya sosyalizm ya barbarlık' şiarının hiç olmadığı kertede ete kemiğe büründüğü koşullarda, sol aktörlerin '21. yüzyıl sosyalizmi', 'demokratik sosyalizm', 'radikal demokrasi' gibi 'cilalı' kavramlarla oyalanmayı bırakıp mevcut toplumları üretim ve bölüşüm ilişkilerini dönüştürecek ve mevcut idari mekanizmaları doğrudan emekçi sınıfların denetimindeki yönetim aygıtlarıyla ikame edecek sosyalist dönüşümlere yönelmelerinin zamanı geldi de geçiyor oysa… Bugün yeryüzü yaşamının sürdürebilmenin tek yolu, artık 'bios'u tüketen bir 'Erysikhton'a dönüşmüş kapitalist sistemi sonsuza dek tarihin mezarlığına gömmektir, yoksa onun sınırları içerisinde yıkıcı sonuçlarını düzeltmeye çabalamak değil." Sibel Özbudun

Kutu içindeki kemikler...

Resim
TCK Madde 130 - "Kişinin Hatırasına Hakaret Suçu" (1)  Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır . Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır. Kilyos Mezarlığında kaldırıma gömülen cenazeler Birleşmiş Milletler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınıyor. "PKK, yedi yıl önce akıl dışı bir kararla şehir merkezlerinde hendekler açtı, barikatlar kurdu. Kürt çocuklarını hendek-barikat efsaneleriyle bile bile ölüme gönderdi. Rahat koltuklarında ve sıcak mekânlarında oturan kimileri de “devrimci halk savaşı” sloganının çığırtkanlığını yaptı. Sonu felaket oldu. Hakan Arslan da o meşum hendek-barikat çatışmalarında hayatını kaybetmiş. Kemikleri İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan Diyarbakır Adliyesi’ne gönderilmiş. Dosyaya bakan savcı da bu kemikleri bir kutu içinde babası Ali Rıza Arslan’a teslim etmekte herhangi bir sorun görmemiş... ...

Kurds need the right to be different; not the right to be equal

Resim
" The Kurdish question as it is experienced by Kurds of Turkey, contrary to expectations, is not at all a matter of 'discrimination' and 'otherization.' Rather, the Kurdish problem arises from a lack of recognition of the Kurds as a separate self... Kurds need the right to be different; not the right to be equal." -   Sociologist Mücahit Bilici