Kayıtlar

Berxik - Xalıt Tarî

Resim
"Tarî’nin albümdeki ‘Berxik’ (Kuzu) eseri Kürtlerin naifliğini en derin yerden anlatır. Bu anlatım, bir temsile dayalı tarihsel rolün politik 'dönüşümü' (metamorfozu) olarak pekâlâ okunabilir. ‘Berxik’, politik bir metaforun analojik tezahürü değildir. Aksine insanın hayvan-oluşa dönüşümündeki veya rol değişimindeki 'politik yersizliğin' biyolojik bir anlatımıdır. Bu politik yersizlik, Kürtleri bir millet olarak görmeyen çoğunluğun (konsensüsün) retoriğiyle ilgilidir..." [Menekşe Tokyay/Gazete Duvar]

Kürt siyasetçi Demirtaş'ın şahsında seçmenin özgür iradesi tutsak alınmıştır

Resim
Kürsü dokunulmazlığının ihlal edilmesi seçmen kitlesinin hür iradesine yöneltilmiş bir silahtır. Hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz.  TBMM ÜYELERİNE TANINAN YASAMA AYRICALIKLARI NELERDİR? YASAMA SORUMSUZLUĞU VE DOKUNULMAZLIĞI NELERDİR? 1.Yasama Sorumsuzluğu “Kürsü dokunulmazlığı” ve “mutlak dokunulmazlık” gibi adlarla da anılan bu yasama ayrıcalığı milletvekillerinin Meclis çalışmaları sırasında ileri sürdükleri düşünceler, kullandıkları oylardan ve sarf ettikleri sözlerden; o oturumda Meclis tarafından aksi yönde bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında açığa vurmaktan dolayı sorumsuzdurlar ve herhangi bir hukukî veya cezaî takibata uğramazlar. Yasama sorumsuzluğu, TBMM üyelerinin söz, düşünce ve oy hürriyetini tam olarak koruma altına almaktadır. Bu sorumsuzluk sonucunda Meclis üyeleri çekinmeden ve serbestçe düşünce ve sözlerini açıklayacak ve oylarını kullanacaktır. Yasama sorumsuzluğunun iki istisnası bulunmaktadır 1. Ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde ve 2. Seçimden ...

Kürtlerin legal siyasette temsiliyet hakkının önüne geçiliyor

Resim
Selahattin Demirtaş Siyasi bir Tutsaktır. Kayyum politikaları müstemleke uygulamalarıdır. TEMSİLİ DEMOKRASİNİN TEMEL KRİTELERİ AYAKLAR ALTINA ALINMAKTADIR "Kürsü Dokunulmazlığı" Kürtlerin TBMM çatısı altındaki temsilcilerine fiilen yasaklanmıştır. "Hiçbir siyasetçi mükemmel değildir. Türkiye'de kişilerden bağımsız olarak, hukuk devleti ilkelerini ayaklar altına alan bir 'sistem sorunu' vardır. Ortadoğu'nun hukuksuzluğu ya da batının demokratik değerleri... Bugün bu iki seçenekten birini tercih etmek Türkiye halkının tavrına bağlıdır. Siyasi tutsaklık demokratik değerlerle çelişir. Tutuklu yargılanması süren Demirtaş'ın kürsülerden 'terörist' ilan edilmesi nesnel hakikati yansıtmaz. Kürtleri temsili iddiasıyla legal siyaset yapan ve kürsü dokunulmazlığı ihlal edilen bir lidere yönelik 'terörist' suçlamasının hukuki bir karşılığı yok. Yargı sisteminin 'terörist' suçlamasına karşılık gelen bir kararı bulunmuyor. Algı yönetimi üzer...

"KAYIT DIŞI GELİRİNİN HAYLİ FAZLA OLDUĞU" iftirasına göz yuman Yargı birimleri...

Resim
via alismetamorphosis.blogspot İnsanlar az bilgiyle keskin yargılara varmamaları konusunda kendilerini eğitmelidir. Hele ki dezenformasyon piyasasının ve psikolojik harbin toplum tabanına yayıldığı şu çağda. Olaylar karşısında biraz durup " Acaba bu konuda bilmediğim, kavrayamadığım bir şeyler olabilir mi? " diye düşünmek herkese iyi gelecektir. Önüne servis edilen her şeye sazan gibi atlayan, onur ve haysiyeti hedef alan bilgi ve belgeleri mantığa bürüyerek kabul eden, yüzleşip teyit etme gereği bile duymayan kifayetsizler yüzünden kurumlardaki cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar ağlarına çalışan siber çeteri açığa çıkarmaya sıra gelmiyor. Mahkeme dosyasına giren " KAYIT DIŞI GELİRİMİN HAYLİ FAZLA OLDUĞU " iftirasına göz yuman Yargı birimleriyle ve Cemaat/hemşerilik çıkar ağlarına çalışan Emniyet İstihbarattaki organize çetelerle nereye kadar mücadele edilir? Siber savaşların yaşandığı şu çağda kurumsal uyum, önleyici tedbirler ve hukuki alt yapı yetersiz kalıyor.   ...

Mevcut sömürü sistemini düzeltmeye değil onu yıkmaya ihtiyacımız var

Resim
"Sistemin krizinin bir uygarlık krizine tahvil olduğu ve 'Ya sosyalizm ya barbarlık' şiarının hiç olmadığı kertede ete kemiğe büründüğü koşullarda, sol aktörlerin '21. yüzyıl sosyalizmi', 'demokratik sosyalizm', 'radikal demokrasi' gibi 'cilalı' kavramlarla oyalanmayı bırakıp mevcut toplumları üretim ve bölüşüm ilişkilerini dönüştürecek ve mevcut idari mekanizmaları doğrudan emekçi sınıfların denetimindeki yönetim aygıtlarıyla ikame edecek sosyalist dönüşümlere yönelmelerinin zamanı geldi de geçiyor oysa… Bugün yeryüzü yaşamının sürdürebilmenin tek yolu, artık 'bios'u tüketen bir 'Erysikhton'a dönüşmüş kapitalist sistemi sonsuza dek tarihin mezarlığına gömmektir, yoksa onun sınırları içerisinde yıkıcı sonuçlarını düzeltmeye çabalamak değil." Sibel Özbudun

Kutu içindeki kemikler...

Resim
TCK Madde 130 - "Kişinin Hatırasına Hakaret Suçu" (1)  Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır . Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır. Kilyos Mezarlığında kaldırıma gömülen cenazeler Birleşmiş Milletler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınıyor. "PKK, yedi yıl önce akıl dışı bir kararla şehir merkezlerinde hendekler açtı, barikatlar kurdu. Kürt çocuklarını hendek-barikat efsaneleriyle bile bile ölüme gönderdi. Rahat koltuklarında ve sıcak mekânlarında oturan kimileri de “devrimci halk savaşı” sloganının çığırtkanlığını yaptı. Sonu felaket oldu. Hakan Arslan da o meşum hendek-barikat çatışmalarında hayatını kaybetmiş. Kemikleri İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan Diyarbakır Adliyesi’ne gönderilmiş. Dosyaya bakan savcı da bu kemikleri bir kutu içinde babası Ali Rıza Arslan’a teslim etmekte herhangi bir sorun görmemiş... ...

Kurds need the right to be different; not the right to be equal

Resim
" The Kurdish question as it is experienced by Kurds of Turkey, contrary to expectations, is not at all a matter of 'discrimination' and 'otherization.' Rather, the Kurdish problem arises from a lack of recognition of the Kurds as a separate self... Kurds need the right to be different; not the right to be equal." -   Sociologist Mücahit Bilici

Devletin feyz alması gereken sivil toplum kuruluşu: DENGE VE DENETLEME AĞI

Resim
 via elamidirius@blogspot Türkiye 2017 Anayasa değişikliği referandumuyla birlikte 1876 Kanuni Esasi'den daha geriye gitmiştir. Devletin işleyişindeki denetleme mekanizmaları neredeyse tümüyle devre dışı bırakılmıştır.  Devlete çökmüş çıkar ağlarının önüne geçebilecek siyasi bir irade bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanımızın en yakınındaki kişilerin yolsuzlukları çarşaf çarşaf sosyal medyada yer almaktadır. Maalesef  "Devletin malı deniz yemeyen domuz" geleneğinden gelen bir toplumuz. Aksi olsaydı  Sedat Peker'in twitter hesabından belgelerle yaptığı  yolsuzluk ifşaları  demokratik değerleri içselleştirmiş bir toplumda infiale yol açardı.  Apoletli vesayet ve ardından gelen cübbeli vesayetle bayrak yarışına giren haramiler saltanatının, iktidarlardan bağımsız denetim mekanizmaları ve bağımsız bir yargı sistemiyle frenleneceğini herkes biliyor. Ancak kamplaşan siyasi yapılanmalarda   böyle bir sistemin kurulmasına aracılık edecek güçlü ve kararlı bir ir...

Şantaj Kasetleri Çekmek için Çocukları Avrupalı Pedofil Bürokratlara Pazarlayan Emniyet Memurları

Resim
Hüseyin Baybaşin: "Mehmet Ağar ile benim hiçbir şahsi işim olmamıştır. Onunla her işimiz devlet adına, devlet işi olmuştur." via elamidirius@blogspot Surlarda yaşayan kimsesiz çocukları Avrupalı üst düzey bürokratlara pazarlayan Emniyet Yetkilisi Türkiye Tayland gibi çocuklarını Avrupalı sapkın oğlancılara sex ticaretinde pazarlayan bir devlet midir? " Tecavüz edilen çocukların video kayıtlı ifadeleri var. Çocukları, Topkapı surlarının dibinden alıp Akgün Otel'e götürüp, yıkayıp üst baş giydiren ve Joris Demmink’in odasına götüren polis memuru Mehmet Korkmaz'ın videoya kayıtlı ifadesi var. Emin Arslan, benim tutuklanışımdan sonra Hollanda, Almanya ve İngiltere polislerinin Macaristan'a âlem yapıp tutuklanışımı kutlamaya götürdüğünü kendisi Arena programında açıklamıştı. Mehmet Korkmaz küçük çocukları bulup, yıkayıp,  giydirip Joris Demmink’in otel odasına götürürken bile Joris Demmink denen sapkın Akgün Otel'de yaptığı masrafı Emin Arslan’ın elinden bizza...

Kolombiya’nın ilk solcu devlet başkanı eski M-19 militanı Gustavo Petro

Resim
 " Eski M-19 militanı Gustavo Petro, 7 Ağustos’ta yemin ederek Kolombiya’nın ilk solcu devlet başkanı oldu. Gustavo Petro’nun hikayesi sadece işkence gören, hapis yatan, hukuksuz bir şekilde görevden alınıp yerine kayyım atanan bir belediye başkanının devlet başkanlığı makamına ulaşmasından ibaret değil. Petro’nun hikayesi aynı zamanda çatışma yerine barışı; zafer naralarıyla intikam almak yerine zaferi farklı kesimlerle büyütmeyi; uzlaşıyı ve iş birliğini seçen, bu uğurda öldürülen, yok sayılan, tehdit edilen Kolombiyalıların da yıllardır süren mücadelesinin hikayesi...  Daha seçimleri kazanmadan zafer naraları ve öfke çığlıkları atanların, siyasi gücü sadece kendi doğrularını paylaşanlarla paylaşmaya alışık olanların dünyasında, iktidara işkenceden ölüm tehditlerine uzanan ağır bir mücadele sonucunda gelen Gustavo Petro’nun tarihi bir zaferi ağırbaşlılıkla karşılaması şaşırtıcı gelebilir. Fakat 'M-19 militanıyken başkan olabileceğinizi hiç düşündünüz mü?' sorusuna 'B...