Kayıtlar

"İyi Olmak Kolaydır, Zor Olan Adil Olmaktır"

Resim
"Ernst Fehr and Urs Fischbacher’e göre (2004) sosyal normlar anlaşılmadıkça insan iş birliğinin arkasındaki güçleri ve iş birliğini sağlayan özellikleri anlamak mümkün değildir. Deneysel kanıtlar; iş birliğinin çoğunun şartlı olduğunu göstermektedir ki, bir taraf oyunun kurallarına uyarsa diğer tarafın da uyması beklenmektedir, bir taraf normu ihlal ederse diğerlerinin de ihmal etmesi meşru sayılmaktadır. Yasadaki haklar CHP, İyi Parti veya HDP için işletilmiyor ancak AKP-MHP için işletiliyorsa, yani yasa bir taraf için kullanılıyor diğer taraf için kullanılmıyorsa, yasanın meşruiyeti yani muhalif taraftan kararlara uymasının beklenilmesi 'şartı' da ortadan kalkmaktadır." - Prof. Dr. Adnan Gümüş / Evrensel

"Anayasaya Aykırı Ama" Kararı Alanların Yüksek Yargıyı Eleştirmesi Sorunsalı

ilk taşı günahsız olan atsın! Geliştirilmesi gereken mevcut yasalara riayet edilmesi, ülkedeki bütün siyasi kesimlerin ve toplumun yegane güvencesidir. Herkes "kendine kadar demokrasi" isterse bu meseleler sittin sene çözülemez!  - Tarih 13 Nisan 2016 - Kılıçdaroğlu: AKP’nin dokunulmazlık teklifi Anayasa’ya aykırı ama ‘Evet’ diyeceğiz. - Demokratik Siyasete, kürsü dokunulmazlığına, fikir ve ifade hüriyetine köklü bir darbe vuran kararın ardından 4 Kasım 2016 tarihinde gerçekleşen HDP'ye siyasi darbe.

- İki dil bilen, iyi yetişmiş, eğitimli, varlıklı ailelere sahip gençler…

- İki dil bilen, iyi yetişmiş, eğitimli, varlıklı ailelere sahip gençler… Peki niçin Adnan Hoca gibi birinin kölesi olmayı seçiyorlardı? Sadettin Tantan - Asıl araştırılması gereken bu. Vaktimiz olmadı. Mesela Hizbullah terör örgütü insanları evlerin bahçesine gömdüğünde, o konudaki tüm yetkin insanları toplayarak araştırma başlatmıştık. Bu insanlar nasıl oluyor da amcasını, dayısını, babasını yargılıyor, bilgisayar ortamında arşivliyor ve gömüyordu? Bunu yapmıştık. Bizim vaktimiz olmadı ama şimdi Adnan Hoca konusunda da aynı çalışmayı yapmak gerekiyor. Bu insanlar neye kanıyor? Acaba geçmişten kaynaklanan muhafazakâr bir yapıdan dolayı bir takım zafiyetlerini Adnan Hoca’nın sunduğu yakışıklı erkekler ve güzel kızlarda mı kullanıyorlar? Bu şekilde insanların kaydedilmesi, arşivlenmesi sayesinde büyüyen bir şantaj ağı çalıştırıyorlar. Böyle bir ağ iç ve dış odaklar tarafından desteklenmeden oluşamaz. (Hürriyet / 17/07/2018) https://elamidirius.blogspot.com/2019/05/adan-oktarn-sapk...

Kırmanckî (Zazaki) lehçesinde yayınlanan VATE

Resim
VATE HAKKINDA 1996 yılında Kürtçenin Kırmanckî (Zazaki) lehçesinde yazan çizen bir grup Kürt İsveç’in Stockholm kentinde toplanarak Vate Grubunu oluştururlar. Grup, 1997 yılında Kırmanckî lehçesiyle Vate dergisini çıkarmaya başladı. 2000’li yıllardan itibaren  Türkiye’de de yayımlanıyor. En uzun ömürlü Kırmanckî dergi olan Vate’yi hazırlayan grup her toplantısında Kırmanckî terimler üzerine tartışmalar yürütüyor. Geçen sene Duhok’ta yapılan toplantıda Kırmanckî’de belediyecilik, sağlık ve medya terimleri tartışılmıştı. (İstanbulEVRENSEL)

Çocuklarımızın ve Gençlerimizin Yardıma İhtiyacı Var

Time Code 29:40 talking about addictions and social media impact on people self asteem https://www.youtube.com/watch?v=GeBqkf4SmqQ

"Kendi içinde boğmak…"

Resim
" Telegramcıların mantığı şu: İşkence nasıl olsa ispatlanamaz. İşkenceye muhatap kalan ısrarla meseleye dikkat çekerse kestirmeden ‘majör depresyon’ teşhisi konulur, alttan alta da ‘kafayı sıyırmış.’ düşüncesi zerkedilir. Majör depresyon teşhisinde bulunan doktor bile meseleyi izah etmeye kalkan hastasını daha ilk cümlesiyle boğar: ‘Siz böyle bir şeyin olabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?’ Bu söze muhatap kalan kişi eğer Salih Mirzabeyoğlu değilse, yaşadıklarını anlamlandıramaz, kendinden iyice şüpheye düşer ve işkenceden maksat hasıl olur: İşkence katlanarak artar, insanın iradesi esir alınır, kişinin en başta kendisine, daha sonra ailesine ve tedricen çevresine yabancılaşması sağlanır."

Ehl-i Beyt Alimleri

Resim
Sus ve Dinle Hamuş!.. Dedi Mevlana kendisine Hamuş!... Yani Sus!... Sustuğu yerde açıldı kapılar, önüne serildi ışıltılı kelimeler, kalbi duygular... Hamuş dedi sustu Mevlana... Sustu ve kapandı karanlıklara... Karanlıklara şems doğdu sonra. Baktı, gördü. Adına Aşk dedi... Candan özge candan öte olana... Yaprakta tohumu, damlada okyanusu gördü sonra... Hamuş demiştim ben de kendime. Sözün bittiği yerde, noktanın konduğu yerde susturmuştum bütün kelimelerimi. Anlatmak yormuştu nazenin bedenimi... Anlaşılamamak ise en çok yüreğimi. Sustuğu yerde anlaşılmaktı belli ki bütün derdi... Hamuş!.. Demiştim ben de kendime. Seni anlatmayan bütün kelimeleri susmuştum. Senle başlamayan bütün cümleleri bir bir bozmuştum. şems ol da gel karanlıklarıma doğ diye ummuştum... Umutmuşsun!.. Unutmuşum!... Hamuş demiştim ben de kendime. Suskunluğum verilene rıza göstermekti... "İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta...

AKP Nomenklaturası

LATİNCE kökenli  nomenklatura  kelimesi sıra, hiyerarşi, endeks gibi anlamlar taşır. Özellikle de biyolojide, daha doğrusu söz konusu bilimin canlıları aşağıdan yukarıya doğru tasnif eden taksinomi  branşında kullanılır. Fakat kelime zaman içinde anlam kaymasına uğradı ve sosyal bilimleri de kapsar oldu. *** SÖZCÜĞE lügatte yerleşiklik kazandıran kişi Sovyet muhalif  Mikhaïl Voslenski ’dir. Onlar daha müteveffa olmadan   Nomenklatura  başlığıyla kaleme alınan bir eserde, SSCB ve eski komünist rejimleri inceleyerek söz konusu sosyolojik kesimi örneklerle somutlaştırmıştı. Mesela sekiz silindirli ve alesta şoförlü  ZİL  limuzinlerinden inmeyen; tatillerini kâh Moskova banliyösündeki, kâh Kırım sahilindeki kışlık ve yazlık sayfiye datçalarında geçiren; Bolşoy Balesi prömiyerlerinde daima ilk koltuklara oturan; lüks ve ithal mal alışverişlerini sıradan fanilerin adım atamadığı özel mağazalarda yapan ve kademe kademe de k...